NewsIgnifer
NewsIgnifer Menu
  • Çerezler ve Gizlilik İlkeleri
  • Checkout
  • Cookie Policy (EU)
  • Hakkımızda
  • Kullanım Koşulları
  • Login/Register
  • My account
  • Reklam & İletişim
  • Sample Page
  • Sürdürülebilirlik
  • Takip et
  • Teşekkürler
  • Yeşil Enerji, Enerji Hisseleri, Yeşil Endeks, Sürdürülebilirlik, Yeşil Ekonomi
  • Yeşil Haber Ekip
  • Yeşil Haber Yazarlar
  • Yeşil Haber’de en çok okunan 100 makale
  • Yeşil Haber’de öne çıkanlar
NewsIgnifer Logo

Search

Türkiye orman yangınları 2024 orman yangınlarının çevresel etkileri orman yangınlarını önleme yöntemleri

Yanan ormanlarda ağaçlandırma önerileri

Vahşi yangınları acı bir şekilde tecrübe ettik. 44 ilimizde 158’in üzerinde yangın çıktı.

Tam zarar tespiti yapılamamış olsa da yaklaşık 130 bin hektar alan (ha) büyüklüğünde ormanın yandığı tahmin ediliyor. Bu daha önce Türkiye topraklarında yaşamadığımız ölçekte bir zarara karşılık geliyor.

Ormanlar dünyadaki karbon emisyonlarının yüzde 25’inin emilimini sağlar. Ormanlar karbon saklamanın yanı sıra, su kaynakları yaratma, toprak kaybını ve çölleşmeyi önleme, olağanüstü hava şartlarının oluşmasını azaltma gibi çok kritik eko sistem hizmetleri sunar. Biyo çeşitliliğin yüzde 80’i ormanlarda yaşar. Ormanlar dünyada 1.6 milyar insanın geçim kaynağını sağlarken, 300 milyon insanın ise barınma ihtiyacını karşılıyor.

Peki biz bu ormanları nasıl kaybettik? Yerine koymak nasıl olacak? Yangınların oluşmasını önlemek için ve yeniden olması durumunda ne yapacağız?

Bu sorulara cevap bulmak, acılarımızı dindirmese de, sorumluluk alarak iklim krizi ile mücadele için bizleri daha güçlü kılacaktır.

Orman Yangınlarının Sebepleri

Bilim insanları son dönemde farklı mecralarda orman yangınlarının oluşma ve büyüme sebeplerini kamuoyu ile paylaşıyorlar. Bu noktada bilim tek rehberimiz olmalıdır. Özetle sebepler şöyle sıralanabilir:

İnsan kaynaklı sebepler

Orman yangınlarının volkan patlaması, meteor düşmesi, yıldırım düşmesi gibi sebeplerden oluşma olasılığı sadece yüzde 10’dur. Her 10 yangından 9’u insan kaynaklıdır. Bunlar kötü niyetli, planlı kundaklamalar olabileceği gibi, sorumluluğu organize bir kaynağa atmak bireysel veya kamusal  sorumlulukları kolaylıkla göz ardı etmek anlamına da gelecektir. 6 ay evvel ormanlık araziye atılan bir cam şişe, yoldan geçerken fırlatılan bir izmarit kolaylıkla bu yangınlara sebep olabilir. Nitekim istatistiklere göre, yangınların yüzde 47’sinin sebebi dikkatsizlik, anız yakmak, vs.

İnsan ayak izi ormanlık arazilerin içine doğru hızla yayılmaktadır. Özellikle güney ve batı bölgelerde yayılmış olan müstakil yazlık ev kültürü, ormanlık arazilerin rant değerlerini arttırarak, hem tahribat vermiş hem de eko sistemi yani tüm türlerin ve canlıların yaşamsal alanlarını tahrip etmiştir.

Özetle, insan ayakizi çevreye zarar vererek, korumaya yönelik bir bilinç ve sorumluluk içermemektedir.

Küresel iklim krizi

Endüstri devriminin başından beri 1 C’den fazla yükselen sıcaklıklar kendini farklı yerlerde farklı şekilde yaşanan olağanüstü değişikliklerle gösteriyor.

Akdeniz havzasında sıcaklığın artması, nemin azalması hem yangınların sayısının artmasına hem de yangın alanının genişlemesine sebep olmuştur. Bu dönemde çok etkili ve uzun bir sıcak hava dalgası yaşadık.

Yangının etkisinin kızılçamdan veya herhangi bir türden olduğunu söylemek bilimsel değildir. Bu dönemde yangını genişletmekle suçlanan kızılçam, toplam çamların ancak yüzde 20’sini oluşturuyor.

Bu ağaç türü Akdeniz havzasında milyarlarca yıldır sıcak koşullara uyum sağlamıştır. Kurak ve yarı kurak koşullarda yaşama özelliği kazanarak, özellikle Ege ve Akdeniz sahillerinin ağacı olarak yerini almıştır. Yani hiçbir yangında çamlar şuçlu değildir, yerine zeytin veya meyve ağacı dikilerek bu yangınlar engellenemez. Ayrıca konu sadece ağacın türü olmayıp, sürdürülebilir bir orman varlığı için birçok endemik (maki, ballıgiller familyası, vs) türün bir arada yaşaması önemlidir.

Önlemek için ne yapmalıyız?

Yaşam biçimlerimizin değişmesi

Küresel ısınmanın ortalama 1,5 dereceden fazla olması durumunda yangınlar, seller, kasırgalar gibi olağanüstü meterolojik olayların yaşanma sıklığının artacağı artık birçok bilimsel çalışmada açıkça görülebilmektedir.

O halde çevrenin kaynaklarını bu hızla tüketmeye devam edemeyiz. Örneğin doğanın, ormanların içerisinde yılda ortalama sadece 30 gün kullanılan evler yapamayız.

Madenlerin, HES’lerin, çöp toplama alanlarının, kısacası hızla artan insan aktivitesini destekleyecek  kaynakların kullanımına yönelik alanların doğanın dengesini bozmayacak şekilde planlanması gerekir.

Göçlerin sebeplerini anlayıp etkilerini sosyal yaşam ve doğa ile uyumlu olacak şekilde planlamak zorundayız.  Yanan alanların ormanlık alan olarak yeniden kazandırılması, ormansızlaşma ve iklim krizi mücadelesi için kaçınılmaz ve acildir.

Önleme ve mücadele için bilinçlenme

Orman yangınlarının engellenmesi ve mücadelesi için halkın, kitlelerin bilinçlendirilmesi gerekir.

Her birey kendi sorumluluklarını taşımalıdır. Nasıl koruyacağımızı, neleri yapmamız veya asla yapmamamız gerektiğini, yangın durumunda nasıl hareket etmemiz gerektiğini çok iyi bilmeliyiz. Bunun için bu alanda eğitimli ve organize bir güç olabilmeliyiz.

Devlet kurumlarına bu noktada önemli sorumluluklar düşmektedir. Yeni yangınlar çıkmaması için son derece sıkı denetimler yapılmalı, çıkması durumunda ise hızla söndürebilmek için bilimsel yol ve yöntemler belirlenmelidir. Bu alanda yetersiz kalınırsa son yaşadığımız felakette olduğu gibi çok ağır bedeller kaçınılmaz olur.

Bu kapsamda atılması gereken önemli bir adım da sistem düşüncesi ile bölgesel reçetelerin oluşturulmasıdır. Bu amaçla iklim değişikliğine bağlı yangınların araştırılmasına yönelik yapılar oluşturulabilir.

Yeniden ağaçlandırma için önerilen yöntemler

Konunun uzmanı akademisyenlerin önerilerinden derlediklerimi şöyle özetlemek istiyorum;

  • Orman Bakanlığı planlanan bütün kesimleri durdurmalı, daha fazla ağaç kaybını engellemelidir.
  • Yanan alanlarda mutlaka uzmanların bilimsel önerileri doğrultusunda hangi ağaçlara nasıl müdahale edileceği belirlenerek, temizlenmesi gerekenler hızlıca kesilerek alandan çıkarılmalıdır.
  • Yanan her ağacın yerine fidan dikilmemeli, eko sistemin kendi kendini yenilemesine fırsat tanınmalıdır.
  • Yanan ağaçlar 30 yaş ve üzeri ise doğal süreç ile yönetilerek, temizlenme sonrası doğal haline bırakılmalı, kendi kendine yeşermesi beklenmelidir. Kökleri canlı kalanlar bir sene sonra sürgün vermeye başlayacaktır. Doğal flora geri gelecektir. Kızılçamın buradaki avantajı, tohumlarının yangından zarar görmemesi ve hayat verebilmesidir.
  • Yanan ağaçlar 30 yaşın altındaysa fidan dikimi ile ağaçlandırma yapılmalıdır.
  • Yanan alanlarda ne tür ağaçlar dikileceği bölgenin eko sistemine bakılarak karar verilmelidir. Maki olan yerlerde ağaç yetişmez ancak bu alanlar endemik türlerin korunması için çok önemlidir. Bu ağaçların yerine meyve ağaçlarının dikilmesi doğru değildir. Örneğin zeytin ağacı altı boş ve sulama ihtiyacı olan bir bitkidir. Dolayısıyla ormanların yerine meyve ağaçları dikilemez.

Recent Posts

  • IKEA 2030 döngüsel ekonomi vizyonu: Türkiye için ne vadediyor?
  • ESG’nin evrimi: Ricoh ve Unilever örnekleriyle sürdürülebilirliğin yeni yüzü
  • Türkiye’de her ilçeye bir gıda bankası hedefi: TİDER’den israfla mücadelede 15. yıl vizyonu
  • TÜREB, WindEurope 2025’te Türkiye’nin rüzgar gücünü tanıtacak
  • Trump’tan küresel ticarete tarife darbesi: Yeşil ekonomi ve Türkiye nasıl etkilenecek?

Recent Comments

  1. Seyfullah Pandır - Alfa Solar Enerji 2024 2. çeyrek finansal performansı
  2. Baha Ata - Metan emisyonlarını azaltan teknolojiler: Uydu ve iş birliğinin gücü
  3. İbrahim Günel - Metan emisyonlarını azaltan teknolojiler: Uydu ve iş birliğinin gücü
  4. Murat Türkmen - Türkiye’nin ilk yerli batarya enerji depolama sistemi
  5. Sadan KUCUKLER 0032 0476 400 480 Belcika - Türkiye’de güneş enerjisinde yeni dönem: Hücre entegrasyonu şartı ile gerçek üreticilere destek

Archives

  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Eylül 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023
  • Haziran 2023
  • Mayıs 2023
  • Nisan 2023
  • Mart 2023
  • Şubat 2023
  • Ocak 2023
  • Aralık 2022
  • Kasım 2022
  • Ekim 2022
  • Eylül 2022
  • Ağustos 2022
  • Temmuz 2022
  • Haziran 2022
  • Mayıs 2022
  • Nisan 2022
  • Mart 2022
  • Şubat 2022
  • Ocak 2022
  • Aralık 2021
  • Kasım 2021
  • Ekim 2021
  • Eylül 2021
  • Ağustos 2021
  • Temmuz 2021
  • Haziran 2021
  • Mayıs 2021
  • Nisan 2021
  • Mart 2021
  • Şubat 2021
  • Ocak 2021
  • Aralık 2020
  • Kasım 2020
  • Ekim 2020
  • Eylül 2020
  • Ağustos 2020
  • Temmuz 2020
  • Haziran 2020
  • Mayıs 2020
  • Nisan 2020
  • Mart 2020
  • Şubat 2020
  • Ocak 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Ekim 2019
  • Eylül 2019
  • Ağustos 2019
  • Temmuz 2019
  • Haziran 2019
  • Mayıs 2019
  • Nisan 2019
  • Mart 2019
  • Şubat 2019
  • Ocak 2019
  • Aralık 2018
  • Kasım 2018
  • Ekim 2018
  • Eylül 2018
  • Ağustos 2018
  • Temmuz 2018
  • Haziran 2018
  • Mayıs 2018
  • Nisan 2018
  • Mart 2018
  • Şubat 2018
  • Ocak 2018
  • Aralık 2017
  • Kasım 2017
  • Ekim 2017
  • Eylül 2017
  • Ağustos 2017
  • Temmuz 2017
  • Haziran 2017
  • Mayıs 2017
  • Nisan 2017
  • Mart 2017
  • Şubat 2017
  • Ocak 2017
  • Aralık 2016
  • Kasım 2016
  • Ekim 2016
  • Eylül 2016
  • Ağustos 2016
  • Ocak 2016

Categories

  • AI
  • Biyokütle
  • Elektrikli Araçlar
  • Enerji Depolama
  • Etkinlikler
  • Güncel
  • Güneş
  • Hidroelektrik
  • Hidrojen
  • Jeotermal
  • Nükleer
  • Öne Çıkanlar
  • Röportaj
  • Rüzgar
  • Sürdürülebilirlik
  • Yazarlar
  • Yenilenebilir Enerji
  • Yeşil Ekonomi
  • Yeşil Endeks
  • Yeşil Haber'den
  • Yeşil İK
  • Yeşil Sanat
  • Yeşil Sözlük
  • Yeşil TV
NewsIgnifer

© 2025 NewsIgnifer - A Magrus project.

  • Bluesky
  • Facebook
  • Instagram
  • LinkedIn
  • Pinterest
  • TikTok
  • X
  • YouTube