Türkiye, yenilenebilir enerji yatırımlarını hızlandırmak amacıyla “Süper İzin Mekanizması“nı hayata geçirmeye hazırlanıyor. Meclis’e sunulması beklenen düzenleme ile onay süreçleri 42 aydan 3 aya kadar inecek.
Süper izin mekanizması neden önemli?
Türkiye’de güneş (GES) ve rüzgar (RES) enerjisi projelerinin hayata geçirilmesi, uzun ve karmaşık izin süreçleri nedeniyle yıllarca sürebiliyordu. Ön lisans alma, ÇED süreci, kamulaştırma, şebeke bağlantısı ve inşaat ruhsatı gibi aşamalar, yatırımcıları zorlayan başlıca süreçler arasında yer alıyordu.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Meclis’e sunulması beklenen süper izin mekanizması, bu süreçleri hızlandırarak GES ve RES yatırımlarının ihale ve onay sürecini 3-6 aya kadar indirmeyi hedefliyor. Böylece, Türkiye’nin 2035 yılına kadar yenilenebilir enerji kapasitesini artırma hedeflerine ulaşması kolaylaşacak.
Süper izin mekanizması nasıl çalışacak?
Yeni mekanizma, yenilenebilir enerji projelerinin izin süreçlerini hızlandırmak için aşağıdaki temel değişiklikleri getiriyor.
- Yetki merkezileşmesi: Daha önce Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve yerel idareler arasında dağılan onay süreçleri artık EPDK ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde birleştirilecek.
- ÇED sürecinin hızlandırılması: Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) için belirli kapasitelerin altındaki projeler basitleştirilmiş süreçlere tabi olacak. Ayrıca, ÇED süreci ile diğer izin süreçleri eş zamanlı yürütülecek.
- Kamulaştırma süreçlerinin kısaltılması: Arazi edinimi süreçlerini hızlandırmak için acele kamulaştırma imkanı sağlanacak.
- Orman ve tarım arazilerinde tek pencere sistemi: RES ve GES projelerinin orman ve tarım arazileri üzerinde kurulması durumunda tek bir merkezi izin mekanizması uygulanacak.
- Ön lisans süreçlerinin hızlandırılması: Ön lisans başvuruları ve teknik etkileşim analizi (TEA) süreçleri 3-6 ay içinde tamamlanacak.
Yenilenebilir enerji sektörü için sağlayacağı fırsatlar
Süper izin mekanizmasının yürürlüğe girmesiyle birlikte Türkiye’deki yenilenebilir enerji yatırımları hızlanacak ve yatırımcı güveni artacak. Bürokrasinin azaltılmasıyla şu avantajlar sağlanacak.
- Türkiye’nin yenilenebilir enerji kapasitesi büyüyecek: 2035 yılına kadar GES ve RES yatırımlarıyla toplam kurulu kapasitenin 120 bin MW’a çıkması hedefleniyor.
- Yatırımcı güveni artacak: Daha hızlı ve öngörülebilir bir izin süreci, yerli ve yabancı yatırımcıları teşvik edecek.
- Elektrik üretimi hızlanacak: Yeni santrallerin daha kısa sürede devreye alınmasıyla enerji arz güvenliği artacak ve ithal fosil yakıtlara bağımlılık azalacak.
- Finansman maliyetleri düşecek: Uzun bekleme süreleri nedeniyle artan yatırım maliyetleri azalacak, böylece elektrik fiyatlarında olumlu etkiler bekleniyor.
Süper izin mekanizmasının olası riskleri ve tartışmalar
Her reform gibi süper izin mekanizmasının da bazı potansiyel riskleri bulunuyor. Süreçlerin hızlandırılması, aşağıdaki sorunları beraberinde getirebilir.
- Çevresel değerlendirmelerin eksik kalma riski: ÇED süreçlerinin hızlandırılması, bazı projelerin yeterli çevresel değerlendirme yapılmadan onaylanmasına neden olabilir.
- Teknik incelemelerin yetersiz kalması: Hızlı onay süreçleri nedeniyle proje güvenliği, mühendislik standartları ve uzun vadeli dayanıklılık gibi konular ihmal edilebilir.
- Kamu denetimi ve şeffaflık sorunu: Süreçlerin hızlandırılması, yerel halkın ve sivil toplum kuruluşlarının görüş bildirme süresini kısıtlayabilir.
- Yetki merkezileşmesi nedeniyle aşırı yüklenme: Tüm izinlerin tek bir otorite altında toplanması, bürokrasinin başka bir şekilde tıkanmasına yol açabilir.
Türkiye ve dünyadaki örnekler
Türkiye’nin süper izin hamlesi, küresel enerji reformlarıyla paralellik gösteriyor. Avrupa Birliği (AB), REPowerEU planı kapsamında rüzgar ve güneş projelerinin izin süreçlerini 2 yıl ile sınırlamayı kararlaştırdı. Almanya ve Fransa gibi ülkeler de benzer hızlandırma politikaları uygulamaya koydu.
Yeşil Haber’in değerlendirmesi: Hız ve denetim dengesi sağlanabilir mi?
Süper izin mekanizması, Türkiye’nin yenilenebilir enerji yatırımlarında büyük bir ivme kazandırabilir. Ancak, hızın tek başına bir başarı kriteri olmadığı unutulmamalı. Avrupa Birliği, yenilenebilir enerji projelerinde izin süreçlerini kısaltmaya yönelik kapsamlı bir reform süreci yürütüyor ve bu çerçevede izinlerin 2 yıl içinde tamamlanmasını hedefliyor. Türkiye’nin bu süreci 3-6 ay gibi kısa bir zamanda tamamlamayı amaçlaması iddialı bir hedef olmakla birlikte, bazı örnekler dünyada benzer hızlandırılmış izin süreçlerine işaret ediyor.
Örneğin, ABD’de IRA (Enflasyon Azaltma Yasası) kapsamında yenilenebilir enerji projelerinin önündeki bürokratik engelleri kaldırmak için özel teşvik mekanizmaları oluşturuldu. Çin ve Hindistan gibi ülkeler ise belirli alanları “hızlandırılmış izin bölgeleri” ilan ederek yenilenebilir enerji projelerinin 6 ay gibi kısa sürede onaylanmasını sağladı. Bu modeller, süreçleri hızlandırırken denetimi elden bırakmamanın kritik önem taşıdığını gösteriyor.
Türkiye’nin hedeflediği 3-6 aylık süre, eğer sıkı bir denetim mekanizması ile desteklenmezse bazı riskleri de beraberinde getirebilir. En büyük risklerden biri, çevresel denetimlerin yetersiz kalması ve projelerin uzun vadede ekolojik dengesizlik yaratması olması olası. Aynı zamanda, hızlı ilerleyen süreçlerin mühendislik standartlarını ve güvenlik önlemlerini ikinci plana atma riski de bulunuyor. Eğer proje süreçleri denetim mekanizmalarına sahip olmadan yürütülürse, teknik eksiklikler uzun vadede daha büyük maliyetler doğurabilir.
Bu nedenle, Türkiye’nin yenilenebilir enerji yatırımlarında sadece süreci hızlandırmaya odaklanmak yerine, bu hızın getirebileceği riskleri en aza indirecek önlemlerle birlikte uygulanmasını sağlaması gerekiyor. Meclis’te görüşülecek düzenlemeye özel bir kalite kontrol, mühendislik denetimi ve çevresel izleme mekanizması eklenmesi, sürecin verimli ve sürdürülebilir şekilde işlemesine yardımcı olabilir.
Yeşil Haber olarak, süper izin mekanizmasının Türkiye’nin enerji bağımsızlığı ve sürdürülebilir kalkınması açısından büyük bir fırsat sunduğunu, ancak bu sürecin dikkatli ve denetimli bir şekilde uygulanması gerektiğini vurguluyoruz. Türkiye’nin yenilenebilir enerjiye hızlı geçiş yaparken uzun vadeli çevresel ve teknik kaliteyi garanti altına alması büyük önem taşıyor. Bu reform, doğru yönetildiğinde Türkiye’yi yenilenebilir enerji alanında daha rekabetçi ve güvenilir bir ülke haline getirebilir.