NewsIgnifer
NewsIgnifer Menu
  • Çerezler ve Gizlilik İlkeleri
  • Checkout
  • Cookie Policy (EU)
  • Hakkımızda
  • Kullanım Koşulları
  • Login/Register
  • My account
  • Reklam & İletişim
  • Sample Page
  • Sürdürülebilirlik
  • Takip et
  • Teşekkürler
  • Yeşil Enerji, Enerji Hisseleri, Yeşil Endeks, Sürdürülebilirlik, Yeşil Ekonomi
  • Yeşil Haber Ekip
  • Yeşil Haber Yazarlar
  • Yeşil Haber’de en çok okunan 100 makale
  • Yeşil Haber’de öne çıkanlar
NewsIgnifer Logo

Search

Denizüstü rüzgar enerjisinde Danimarka tecrübesi

Türkiye denizüstü (offshore) rüzgar enerjisi yatırımları için Danimarka’nın tecrübesinden faydalanacak.

Danimarka rüzgar teknolojisini 30 yıldır öncü girişimleri ile en üst seviyede geliştiren ve dünyaca kabul edilmiş birçok markayı barındıran bir ülke. Aynı şekilde offshore rüzgar teknolojisinde de Danimarka dünyada ilkleri yapmış öncü bir ülkedir. Umarım en kısa sürede birinci adım olan kapasite belirlenmesi hususunda Danimarka’nın tecrübelerinden faydalanacağız.

Bu anlaşma Türkiye’nin offshore potansiyelinin ne kadar olduğuyla ilgili soruyu gündeme getiriyor. Bunu gerçek anlamda öngörebilmek için öncelikle denizüstü rüzgar uygulamalarındaki kısıtlamaları tanımlamak gerekir. Birkaç örnek vermek gerekirse; deniz tabanındaki jeolojik dinamikler (fay hattı, göçük riski vb.), deniz derinliği, denizaltı arkeolojik kalıntılar, enerji boru hatları, telekomünikasyon hatları, bağlı olacağı trafo kapasitesi, hukuki kısıtlamalar (kıta sahanlığı), askeri alanlar, rüzgar hızı, türbülans ortalamaları ve ekstrem türbülans , fırtına hızları ve buna benzer birçok farklı alandaki kısıtlamalardır.

Ülkenin gerçek offshore kapasitesi hesaplandığında tüm bu kısıtlamalar teorik alanlardan çıkartılmalıdır. Karasal alanda teorik kapasitemiz 50.000 MW’lara yakınken, gerçekleşebilir kapasite bunun çok daha altındadır. Bir parantez açmak gerekirse, halen 7 GW’nin üzerinde kara tipi rüzgar santrali çalışır durumdadır ve ekonomik kapasite 10 ila 15 GW aralığındadır.

Denizüstü uygulamalar için bu şekilde bir çalışma henüz yapılmamakla beraber, 2018 yılında yapılan ve ertelenen ilk offshore YEKA ihalesi öncesinde belirli bölgeler için bir çalışma gerçekleştirilmiştir.

Veriler yetersiz olduğu için offshore potansiyeli vermek doğru değil

İlk etapta toplam 1,8 GW kurulu güç için halen masada olan offshore ihalesi ilan edilmiştir. Ancak bu sahalar yukarıda bazı örneklerini verdiğim kısıtlamalar çerçevesinde değerlendirilmemiş, brüt kapasitelerdir. Türkiye’nin henüz denizaltı jeolojik envanter çalışması yoktur. Ayrıca belirlenen alanlarda bir ölçüm verisi mevcut değildir. Offshore uygulamaları için yatırımın makul olması için deniz derinliği genellikle 100 metrenin altında olması gerekir, bu şart ilan edilen YEKA alanlarında sağlanmış olsa da, diğer tüm kriterler için bir çalışma yapılmaması yatırımcıların risk değerlendirmeleri için yeterli veriyi sağlayamamıştır.

İlk offshore YEKA ihalesi şimdilik askıdadır. Bu veriler kamu tarafından oluşturulabilir ya da özel sektör kanalı ile veya kamu özel sektör işbirliği ile tamamlanabilir ise, makul bir ihale için gerekli altyapı oluşturulabilir.

Özet olarak, veriler yetersiz olduğu için şimdilik yaklaşık bir offshore potansiyeli dahi vermek doğru değildir.

Offshore türbinler farklı üretim kriterlerine sahip

Elbette dikkat edilmesi gereken bir diğer husus, offshore rüzgar teknolojisinin olağanüstü hızla gelişiminden kaynaklı olarak, teknik kısıtlamaların gitgide azalmasıdır. Örneğin deniz derinliği kısıtlaması, floating yani yüzer rüzgar türbinleri ile ortadan kalkmaktadır. Türbin başına 15 MW’lık devasa güçler ile alan kısıtlaması da gittikçe azalmaktadır. YEKA hesaplamalarında 8 MW’lık türbin kurulu güçleri dikkate alınmıştı, sadece 3 yıl içinde 15 MW’lık yeni türbinler lanse edildi.

Dolayısı ile teorik olarak 1,8 GW’lık YEKA kapasitesinin bu kritere göre 3-4 GW’lara ulaşacağı düşünülebilir. Türkiye üç tarafı denizler ile çevrili, doğal ve yenilenebilir enerji kaynakları ve çeşitliliği açısından Avrupa’nın en şanslı coğrafyasıdır. Son 10 yılda muazzam bir gayret ile karaüstü rüzgar santrallerinde  birçok Avrupa ülkesinin geride bırakıp dikkate değer bir oran yakalandı. EPDK ve Enerji Bakanlığımızın bu konu ile ilgili aldığı yönetmelik tedbirleri ve yasal altyapının önemi, katkısı büyüktür. Aynı şeyi offshore’da söylemek için henüz biraz erkendir.

Offshore için tüm kısıtlayıcı kriterlerin hazırlanması ve gerçek kapasitenin belirlenmesi gerekir. İmalat tarafında ise offshore türbinler karasal türbinler ile görünürde benzer olmasına rağmen tamamen farklı üretim kriterlerine haizdir. Henüz bu teknolojide üretimi gerçekleştirebilecek bir altyapımız mevcut değildir.

Türkiye'nin offshore rüzgar enerjisi potansiyeli İşletme maliyeti kara tipi türbinlerin 3-4 katı

Offshore rüzgar santrallerinin bakımında en önemli zorluk türbinlere ulaşımdır. Karada daha kolay yapılabilen bakım, vinç faaliyetleri gibi fiziksel işlemler denizüstünde çok daha zordur. Türbinde planlanan bakım faaliyetleri için dahi çok özel tasarlanmış yüksek maliyetli gemiler gereklidir.

Bazı denizüstü türbinlerde kara tipi türbinlerden farklı olarak nacelle alanında helikopter iniş alanları mevcuttur. Elbette tüm bu lojistik zorluklar maliyeti etkilemektedir. Ortalama işletme maliyeti kara tipi rüzgar türbinlerinin 3-4 katıdır. İletim hatlarının sualtında olması olası bir kesintide işlemin çok daha uzun ve maliyetli olmasına sebep olur.

Birçok offshore rüzgar türbini dişli kutusu gibi büyük parça değişimlerinin maliyeti nedeni ile direct drive olarak tasarlanmıştır. Karada oldukça kolay olan dişli kutusu değişimi işlemi denizüstünde neredeyse ayrı bir proje gerektiren zahmetli ve pahalı bir işlemdir.

Denizüstü rüzgar santrali daha verimli

Offshore rüzgar uygulamalarının en önemli avantajı denizüstü rüzgar hızının sene içinde lineer ve homojen oluşu, % 50 ve üstü yıllık kapasite faktörleri ile çalışabillmeleri, türbülansın karaya oranla çok daha az olması, karada yer kaplamaması nedeni ile arazide yer kaplamaması, oturum alanlarından uzakta olması nedeni ile sosyo-çevresel etkilerinin gözardı edilecek kadar az olması vb. etkenler sayılabililir.

Maliyetlerin hızla düşmesi, teknolojisinin alışılmadık şekilde hızlı ilerlemesi, fiziki kısıtlamaların gene hızlı gelişen teknoloji sayesinde bertaraf edilmesi, offshore rüzgar yatırımlarının gitgide daha cazip hale getirmektedir. Ülkemiz bu alanda geriden gelse de eminim önümüzdeki dönem atılacak adımar sayesinde bu alanda da açığını kapatacaktır. Danimarka ile işbirliği anlaşması bu alanda atılan önemli bir adımdır.

Bu makalemiz ilginizi çektiyse “Almanya bu yıl 8,8 GW denizüstü rüzgar ihalesi yapacak” başlıklı makalemizi de ziyaret ediniz.

Recent Posts

  • IKEA 2030 döngüsel ekonomi vizyonu: Türkiye için ne vadediyor?
  • ESG’nin evrimi: Ricoh ve Unilever örnekleriyle sürdürülebilirliğin yeni yüzü
  • Türkiye’de her ilçeye bir gıda bankası hedefi: TİDER’den israfla mücadelede 15. yıl vizyonu
  • TÜREB, WindEurope 2025’te Türkiye’nin rüzgar gücünü tanıtacak
  • Trump’tan küresel ticarete tarife darbesi: Yeşil ekonomi ve Türkiye nasıl etkilenecek?

Recent Comments

  1. Seyfullah Pandır - Alfa Solar Enerji 2024 2. çeyrek finansal performansı
  2. Baha Ata - Metan emisyonlarını azaltan teknolojiler: Uydu ve iş birliğinin gücü
  3. İbrahim Günel - Metan emisyonlarını azaltan teknolojiler: Uydu ve iş birliğinin gücü
  4. Murat Türkmen - Türkiye’nin ilk yerli batarya enerji depolama sistemi
  5. Sadan KUCUKLER 0032 0476 400 480 Belcika - Türkiye’de güneş enerjisinde yeni dönem: Hücre entegrasyonu şartı ile gerçek üreticilere destek

Archives

  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Eylül 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023
  • Haziran 2023
  • Mayıs 2023
  • Nisan 2023
  • Mart 2023
  • Şubat 2023
  • Ocak 2023
  • Aralık 2022
  • Kasım 2022
  • Ekim 2022
  • Eylül 2022
  • Ağustos 2022
  • Temmuz 2022
  • Haziran 2022
  • Mayıs 2022
  • Nisan 2022
  • Mart 2022
  • Şubat 2022
  • Ocak 2022
  • Aralık 2021
  • Kasım 2021
  • Ekim 2021
  • Eylül 2021
  • Ağustos 2021
  • Temmuz 2021
  • Haziran 2021
  • Mayıs 2021
  • Nisan 2021
  • Mart 2021
  • Şubat 2021
  • Ocak 2021
  • Aralık 2020
  • Kasım 2020
  • Ekim 2020
  • Eylül 2020
  • Ağustos 2020
  • Temmuz 2020
  • Haziran 2020
  • Mayıs 2020
  • Nisan 2020
  • Mart 2020
  • Şubat 2020
  • Ocak 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Ekim 2019
  • Eylül 2019
  • Ağustos 2019
  • Temmuz 2019
  • Haziran 2019
  • Mayıs 2019
  • Nisan 2019
  • Mart 2019
  • Şubat 2019
  • Ocak 2019
  • Aralık 2018
  • Kasım 2018
  • Ekim 2018
  • Eylül 2018
  • Ağustos 2018
  • Temmuz 2018
  • Haziran 2018
  • Mayıs 2018
  • Nisan 2018
  • Mart 2018
  • Şubat 2018
  • Ocak 2018
  • Aralık 2017
  • Kasım 2017
  • Ekim 2017
  • Eylül 2017
  • Ağustos 2017
  • Temmuz 2017
  • Haziran 2017
  • Mayıs 2017
  • Nisan 2017
  • Mart 2017
  • Şubat 2017
  • Ocak 2017
  • Aralık 2016
  • Kasım 2016
  • Ekim 2016
  • Eylül 2016
  • Ağustos 2016
  • Ocak 2016

Categories

  • AI
  • Biyokütle
  • Elektrikli Araçlar
  • Enerji Depolama
  • Etkinlikler
  • Güncel
  • Güneş
  • Hidroelektrik
  • Hidrojen
  • Jeotermal
  • Nükleer
  • Öne Çıkanlar
  • Röportaj
  • Rüzgar
  • Sürdürülebilirlik
  • Yazarlar
  • Yenilenebilir Enerji
  • Yeşil Ekonomi
  • Yeşil Endeks
  • Yeşil Haber'den
  • Yeşil İK
  • Yeşil Sanat
  • Yeşil Sözlük
  • Yeşil TV
NewsIgnifer

© 2025 NewsIgnifer - A Magrus project.

  • Bluesky
  • Facebook
  • Instagram
  • LinkedIn
  • Pinterest
  • TikTok
  • X
  • YouTube