NewsIgnifer
NewsIgnifer Menu
  • Çerezler ve Gizlilik İlkeleri
  • Checkout
  • Cookie Policy (EU)
  • Hakkımızda
  • Kullanım Koşulları
  • Login/Register
  • My account
  • Reklam & İletişim
  • Sample Page
  • Sürdürülebilirlik
  • Takip et
  • Teşekkürler
  • Yeşil Enerji, Enerji Hisseleri, Yeşil Endeks, Sürdürülebilirlik, Yeşil Ekonomi
  • Yeşil Haber Ekip
  • Yeşil Haber Yazarlar
  • Yeşil Haber’de en çok okunan 100 makale
  • Yeşil Haber’de öne çıkanlar
NewsIgnifer Logo

Search

Küresel karbon ayak izini sıfırlama yarışı!

İklim krizine karşı mücadele en önemli uluslararası oydaşma-konsensüs olan Paris Anlaşması (IPCC), COVID-19 pandemisinin yarattığı ağır baskıdan ne oranda etkilenecek? İşte temel soru bu.

COVID-19 krizi küresel dönüşüm, sürdürülebilir dünya, yenilenebilir ve temiz enerji için bir fırsata dönüşebilecek mi, yoksa hem bugünkü mevcudiyeti hem de yarını kurtarma ve garantiye alma çabası mı öne çıkacak? Ekonomileri kurtarma çabalarına ve paketlerine bakılacak olursa mevcut durumu koruma çabası daha ön planda görünüyor.

30 YIL NE KADAR UZUN

Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmak için önümüzde daha 30 yıl var diye düşünebiliriz. Yeni bir milenyuma girdiğimiz 2000 yılı da daha dün gibi hafızalarda. 20 yıl ne kadar çabuk geçtiyse, gelecek 30 yıl daha da hızlı geçecek demektir. Bu nedenledir ki her gün, her ay, her yıl altın değerinde iklim değişikliğine karşı mücadelede.

Birey olarak kendi günlerimize nasılsa yarın yenisi var diye kolaycı ve sorumsuzca davranabiliriz. Şirketlerin, uluslararası kurumların ve ülkelerin günlük düşünme, günü kaybetme gibi bir lüksü asla olamaz. Türkiye dahil 196 ülkenin Paris İklim Anlaşmasına imza atmaları ve anlaşmanın da ülkeler açısından bağlayıcı olması çok önemli.

ISI ARTIŞINI 1.5 DERECE İLE SINIRLAMAK

Bilindiği üzere Paris Anlaşması iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerine karşı bir uzun dönemli strateji olarak küresel sıcaklık artışının sanayileşme öncesi döneme kıyasla +2 derecenin altında tutulmasını ve uzun dönemli hedef olarak da bu ısı artışının 1.5 derecede tutulmasını öngörüyor. Anlaşma aynı zamanda imza atan tarafların 2050 yılına kadar sıfır karbon hedefine ulaşmalarını bağlayıcı hale getiriyor. Avrupa Birliği küresel bir aktör olarak anlaşmanın en önemli tarafı durumunda. 2050 yılına kadar tüm üye ülkeler sıfır karbon hedefine ulaşmayı hedefliyor.

İklim-nötral bir AB hedefi sera gazı emisyonlarının 2050’de nötr hale gelmesini yani sıfırlanmasını öngörüyor. Bu hedefin gecikilmeksizin uygulanması gereken bir hedef olduğu kadar, daha iyi bir gelecek için de şart olduğunun altı çiziliyor.

Ülkeler kadar toplumun her kesiminin, enerji, sanayi, iletişim, finans, bilişim, tarım ve ormancılık dahil tüm sektörlerin,  tüm bireylerin çabasının da hayati bir rol oynayacağı belirtiliyor. Pandemi öncesinde Kasım 2019’da imzalanan Avrupa Green Deal-yeşil anlaşma sürdürülebilir Avrupa için çok önemli şartları içinde taşıyor.

TÜRKİYE YÜZDE 21 ARTIŞTAN AZALTMA

2015 yılında Paris’te gerçekleştirilen konferansta 196 ülkenin oy birliği ile kabul edilen Paris Anlaşması’na bugüne kadar 194 ülke imza atarken, 127’si ise taraf oldu. Türkiye Paris Anlaşması’na 22 Nisan 2016 tarihinde imza attı, ancak henüz taraf olmadı. Türkiye’nin taraf olmadığı sürece, 2030 yılına kadar sürecek olan Paris Anlaşması ile ilgili esas ve usullerin belirlenmesi müzakerelerinde söz sahibi olamayacağı belirtiliyor.

Ancak Türkiye Paris Anlaşması’na ilişkin olarak ulusal katkısını (Intended Nationally Determined Contribution – INDC) 30 Eylül 2016 tarihinde sunarak, 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarını % 21 oranında artıştan azaltmayı taahhüt etmiş durumda. Türkiye mevcut durumda G-20 içinde Paris Anlaşmasına taraf olmayan tek ülke durumunda.

Türkiye resmi görüş olarak finans ve teknoloji desteklerine erişebilmek bakımından kendisi ile benzer konumdaki ülkelerle aynı şekilde muamele görmek isterken, ikinci husus olarak da Türkiye’nin ekonomik büyüme, nüfus artışı gibi ölçütler dikkate alındığında mutlak emisyon azaltımı yapmasının olanaksız olduğu ve bu hususun kayıt altına alınması gerektiği yönünde.

BUGÜN İÇİN Mİ, YARIN İÇİN Mİ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Kuşkusuz COVID-19 pandemisi ortamında gerek bireysel gerek kurumsal gerekse ülkesel düzeyde sürdürülebilirlik kavramı yeni bir boyut kazandı. Dünya mevcut durumda COVID-19 küresel kriziyle her cephede uğraşırken, tek tek bireylerden, kurumlara, ülkelere ve sonuçta küresel dünyanın büyük oyuncularına kadar her cephede sürdürülebilirlik yeniden temel bir kavram haline geldi. Tabi ki bu sürdürülebilirlik, çevresel sürdürülebilirlikten daha çok, ayakta kalmakla, varlığını devam ettirmekle ilgili bir durum.

Ancak sürdürülebilirlik yönünden gerek kısa ve orta gerekse uzun vadeli hedeflere ulaşmada bugün atılacak adımların da büyük önem taşıdığı açıktır. Doğal yaşamın korunması, enerji verimliliği, atık yönetimi, geri dönüşüm, ormansızlaştırmanın önüne geçilmesi, su kaynaklarının ve tarımsal arazilerin korunması ve geliştirilmesi sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği mücadelesinde önemli başlıkları oluşturuyor.

TEMİZ ENERJİYE DOĞRU YOLCULUK

COVİD-19 krizi ve pandemisi şiddetini bireyler ve ülkeler düzeyinde şimdiye karşı karşıya kalınmış en büyük kriz olarak hissettirirken, küresel şirketlerden de ekolojik sürdürülebilirliğe yönelik açıklamalar da hız kazanıyor. Dünyamızın geleceğini kurtarmak için COVID-19’u bir fırsat ya da radikal dönüşüm için fırsat olarak gören bir dizi şirketi görüyoruz.

Bilişim devi Apple bir yandan karbon ayak hızını 2030 yılına kadar sıfırlamaya odaklanırken, yenilenebilir enerjiyi tüm süreçlerde temel enerji kaynağı olarak kullanma politikasına da hız veriyor. Microsoft, Google, Facebook gibi grupların da yenilenebilir enerjiye geçişe yönelik benzeri çabaları ve yatırımları gündeme geliyor.

KARBON AYAK İZİNİ SIFIRLAMA YARIŞI

Küresel şirketlerin COVID-19 krizinin ortasında ekolojik adımlar atması, örnek oluşturucu davranış olması yönüyle kuşkusuz çok önemli. Hatta küresel şirketler arasında karbon ayak izini sıfırlama konusunda bir yarış olduğu da gözleniyor. Apple Paris Anlaşması’nın öngördüğü 2050’den 20 yıl daha öncesinde tedarik zinciri dahil tüm ürün süreçlerinde karbon ayak izini sıfırlamaya odaklı.

Apple CEO’su Tim Cook bu konudaki yaklaşımını şu sözlerle özetliyor:  “Çevre yolculuğumuza güç veren inovasyonlar yalnızca gezegenimiz için iyi olmakla kalmıyor, aynı zamanda ürünlerimizi enerji tüketimi açısından daha verimli hale getirmemizi sağlıyor ve dünya çapında yeni temiz enerji kaynakları sunuyor.

İklim hareketi; yenilikçi potansiyel, istihdam yaratma ve sürdürülebilir ekonomik büyümenin damgasını vuracağı yeni bir çağın temelini oluşturabilir. Karbon nötr olma taahhüdümüzle, çok daha büyük bir değişim yaratacak bir hareketin öncüsü olmayı umuyoruz.”

Öte yandan Microsoft bu konuda daha cesur bir adım atarak 2030 yılında sıfır karbon değil karbon negatif bir duruma geçmeyi hedeflediğini açıkladı. Microsoft’un hedefi 2050 yılına gelindiğinde o güne kadar şirketin atmosfere bıraktığı  tüm emisyonları temizlemek. Karbon sıfır konusunda bir tarih vermese de Google data merkezini tümüyle yenilenebilir enerjiye dönüştürme planları yapıyor. Amazon ise 2040 yılında yani Paris Anlaşması hedefinden 10 yıl öncesinde karbon nötr hedefini belirledi.

Mercedes, Nike ve Starbucks’ın da karbon emisyonunu azlatma teknolojilerini paylaşma konusunda bir konsorsiyum oluşturdukları biliniyor. COVID-19 sürecince sürdürülebilirlik konusunun ekolojik sürdürülebilirlikten bağımsız düşünülemeyeceği artık çok net. Bu nedenledir ki, şirketler dünyasında da bu isimlere her gün yenilerinin ekleneceğini beklemek doğal bir beklenti olacak.

“UNİLEVER 1 MİLYAR EURO İLE ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYUYOR”

Pandeminin ortasında ekolojik sürdürülebilirliğe yönelik bir önemli adım da Unilever Global’den geldi. Unilever 2039 yılına kadar tüm ürünlerinin karbon ayak izini sıfırlayacağını açıkladı. Şirket ayrıca bu adımları hızlandırmak için Unilever bünyesindeki markaların bir araya gelerek, bu amaçlara yönelik oluşturulan yeni İklim ve Doğa Fonu’na bu süreçte 1 milyar dolarlık kaynak aktaracağını duyurdu. Kuşkusuz bu çabalar önemli, ilham verici ve geleceğe yönelik teşvik edici örnek girişimler.

Unilever Dünya Başkanı Alan Jope’nin  şu sözleri içinden geçtiğimiz dönemi anlama açısından şirketler dünyasının sürdürülebilirlik konusuna yaklaşımını da iyi özetliyor: “Tüm dünya bir yandan COVID-19 salgınının yıkıcı etkileriyle baş etmeye çalışıp bir yandan da eşitsizliklerden kaynaklanan ciddi sorunlarla boğuşurken, iklim değişikliğinin hepimizi tehdit etmeye devam ettiği gerçeğini unutamayız.

İklim değişikliği, doğanın bozulması, biyo-çeşitliliğin azalması, su kıtlığı gibi sorunlar aslında birbiriyle bağlantılı. Bu sebeple hepsiyle aynı anda mücadele etmeliyiz. Bu mücadeleyi verirken iklim krizinin sadece çevre açısından acil önlem gerektirmekle kalmayıp, aynı zamanda hayatlarımız ve geçim kaynaklarımız üzerinde de korkunç bir etkisi olduğunu aklımızda tutmalıyız. Bu sebeple bu krizle mücadeleye yardımcı olmak için elimizi taşın altına koyuyoruz.”

SIFIR KARBON AYAK İZİ YETMEZ

Fosil yakıtlardan uzaklaşarak yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarına yönelme eğiliminin bir ideal, bir zorunlu tercih ve bir politikalar demeti olarak tüm dünya çapında giderek hız kazanacağı beklentisi öne çıkıyor. Sürdürülebilir ekonomilerin, sürdürülebilir enerji kaynaklarıyla mümkün olabileceği açıktır. Karbon nötr (sıfır ayak izi) yaklaşımı kadar, karbon negatif hedefi de öne çıkacak gibi görünüyor yakın gelecekte. Yani atmosfere bırakılan emisyonlardan daha fazlasını geri çekebilmek bir ileri hedef olacak.

Çünkü iklim değişikliği ile mücadelede sadece karbon ayak izini sıfırlamak tek başına yeterli değil. Karbon ayak izinin hangi süreçlerde ve hangi yöntemlerle sıfırlandığı da önemli. Fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerjinin kullanımı mutlak anlamda karbon salımını durduracağı için karbon ayak izinin  temiz enerji yoluyla sıfırlanması en çevreci model olacak. Çünkü karbon ayak izini nötr hale getirme çabasındaki şirketler üretim, dağıtım süreçlerinde fosil yakıtları uzun bir süre kullanmayı da sürdürecekler. Kısaca atmosfere karbon salımına devam edecekler.

Recent Posts

  • IKEA 2030 döngüsel ekonomi vizyonu: Türkiye için ne vadediyor?
  • ESG’nin evrimi: Ricoh ve Unilever örnekleriyle sürdürülebilirliğin yeni yüzü
  • Türkiye’de her ilçeye bir gıda bankası hedefi: TİDER’den israfla mücadelede 15. yıl vizyonu
  • TÜREB, WindEurope 2025’te Türkiye’nin rüzgar gücünü tanıtacak
  • Trump’tan küresel ticarete tarife darbesi: Yeşil ekonomi ve Türkiye nasıl etkilenecek?

Recent Comments

  1. Seyfullah Pandır - Alfa Solar Enerji 2024 2. çeyrek finansal performansı
  2. Baha Ata - Metan emisyonlarını azaltan teknolojiler: Uydu ve iş birliğinin gücü
  3. İbrahim Günel - Metan emisyonlarını azaltan teknolojiler: Uydu ve iş birliğinin gücü
  4. Murat Türkmen - Türkiye’nin ilk yerli batarya enerji depolama sistemi
  5. Sadan KUCUKLER 0032 0476 400 480 Belcika - Türkiye’de güneş enerjisinde yeni dönem: Hücre entegrasyonu şartı ile gerçek üreticilere destek

Archives

  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Eylül 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023
  • Haziran 2023
  • Mayıs 2023
  • Nisan 2023
  • Mart 2023
  • Şubat 2023
  • Ocak 2023
  • Aralık 2022
  • Kasım 2022
  • Ekim 2022
  • Eylül 2022
  • Ağustos 2022
  • Temmuz 2022
  • Haziran 2022
  • Mayıs 2022
  • Nisan 2022
  • Mart 2022
  • Şubat 2022
  • Ocak 2022
  • Aralık 2021
  • Kasım 2021
  • Ekim 2021
  • Eylül 2021
  • Ağustos 2021
  • Temmuz 2021
  • Haziran 2021
  • Mayıs 2021
  • Nisan 2021
  • Mart 2021
  • Şubat 2021
  • Ocak 2021
  • Aralık 2020
  • Kasım 2020
  • Ekim 2020
  • Eylül 2020
  • Ağustos 2020
  • Temmuz 2020
  • Haziran 2020
  • Mayıs 2020
  • Nisan 2020
  • Mart 2020
  • Şubat 2020
  • Ocak 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Ekim 2019
  • Eylül 2019
  • Ağustos 2019
  • Temmuz 2019
  • Haziran 2019
  • Mayıs 2019
  • Nisan 2019
  • Mart 2019
  • Şubat 2019
  • Ocak 2019
  • Aralık 2018
  • Kasım 2018
  • Ekim 2018
  • Eylül 2018
  • Ağustos 2018
  • Temmuz 2018
  • Haziran 2018
  • Mayıs 2018
  • Nisan 2018
  • Mart 2018
  • Şubat 2018
  • Ocak 2018
  • Aralık 2017
  • Kasım 2017
  • Ekim 2017
  • Eylül 2017
  • Ağustos 2017
  • Temmuz 2017
  • Haziran 2017
  • Mayıs 2017
  • Nisan 2017
  • Mart 2017
  • Şubat 2017
  • Ocak 2017
  • Aralık 2016
  • Kasım 2016
  • Ekim 2016
  • Eylül 2016
  • Ağustos 2016
  • Ocak 2016

Categories

  • AI
  • Biyokütle
  • Elektrikli Araçlar
  • Enerji Depolama
  • Etkinlikler
  • Güncel
  • Güneş
  • Hidroelektrik
  • Hidrojen
  • Jeotermal
  • Nükleer
  • Öne Çıkanlar
  • Röportaj
  • Rüzgar
  • Sürdürülebilirlik
  • Yazarlar
  • Yenilenebilir Enerji
  • Yeşil Ekonomi
  • Yeşil Endeks
  • Yeşil Haber'den
  • Yeşil İK
  • Yeşil Sanat
  • Yeşil Sözlük
  • Yeşil TV
NewsIgnifer

© 2025 NewsIgnifer - A Magrus project.

  • Bluesky
  • Facebook
  • Instagram
  • LinkedIn
  • Pinterest
  • TikTok
  • X
  • YouTube