İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yeni şarj istasyonu ihalesi: Sorular ve beklentiler

İSPARK’ın yeni elektrikli araç şarj istasyonu ihalesi, önceki süreçte yaşanan tartışmaların ışığında yeniden gündemde. Şartnamede yapılan değişiklikler ve devam eden eleştiriler, bu kritik sürecin İstanbul’un elektrikli araç altyapısına nasıl yansıyacağına dair soruları beraberinde getiriyor.

İstanbul’un elektrikli geleceği ve İSPARK’ın ihale süreci

Elektrikli araç kullanımı Türkiye’de hızla artıyor ve İstanbul, bu dönüşümün merkezinde yer alıyor. İSPARK, bu talebi karşılamak amacıyla otoparklarında elektrikli araç şarj istasyonları kurulum ve işletim ihalesi açtı. Ancak süreç, hem kamuoyundan hem de sektör temsilcilerinden gelen eleştirilerle şekillendi. Önceki ihale, rekabeti sınırlayıcı kriterler ve teknik protokol gereksinimleri nedeniyle eleştirilmiş ve bu gerekçelerle iptal edilmişti. Özellikle, ihaleye katılım için İstanbul’da 60 AC veya DC soket ve Türkiye genelinde 100 DC soket kurulum şartı, birçok firmayı dışarıda bırakmıştı. Ayrıca, OCPP 2.0 protokolünün şartnameye dahil edilmesi, henüz yaygın olarak kullanılmayan bir standart olduğu için tepki çekmişti. Bu nedenler, kamu yararı ve rekabet açısından sürecin yeniden değerlendirilmesine yol açtı.

Bu iptal üzerine, süreçle ilgili haberlerimizi buradan inceleyebilirsiniz:

Yeni ihale şartnamesi ve eleştiriler

21 Kasım 2024’te yapılması planlanan yeni ihale, önceki süreçte dile getirilen eleştirilerin gölgesinde yeniden gündeme geldi. Yeni şartnamede, toplamda 180 şarj soketinin kurulum ve 2034 yılına kadar işletimi için teklifler alınacak. Ancak, muhammen bedelin önceki 360 milyon TL’den 213 milyon TL’ye düşürülmesi, “Bu değişikliğin gerekçesi ne?” sorusunu akıllara getirdi.

E-Mobilite Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Osman Ataman ve diğer sektör temsilcileri, ihalede dikkat çeken sorunlara işaret ediyor:

Muhammen Bedel: İptal edilen ihaledeki yüksek bedel “teknik hata” gerekçesiyle düzeltilmiş görünse de, 150 milyon TL’lik farkın arkasındaki mantık netleştirilmedi.
Katılım Şartları: İhaleye katılabilmek için İstanbul’da 60, Türkiye genelinde 100 hızlı şarj istasyonuna sahip olma zorunluluğu, birçok yerli oyuncuyu dışarıda bırakıyor.

Ataman’ın bu konudaki açıklamaları, rekabetçi olmayan şartların hukuka aykırılık oluşturduğunu vurguluyor: “EPDK, 4,5 milyon TL sermaye şartını yeterli görürken, İSPARK’ın 20 milyon TL istemesi sektörde ciddi bir ayrım yaratıyor.”

Eleştirilerin sektöre ve kamuya yansımaları

İhaleye katılımı zorlaştıran şartlar, yalnızca sektörde değil, uzun vadede kamu çıkarlarını da etkileyebilir. Daha geniş bir katılımın sağlanamadığı durumda:

Elektrikli araç şarj hizmetleri, daha yüksek maliyetlerle sunulabilir.
Rekabetin azalması, tekelleşmeye yol açabilir.
İstanbul’un sürdürülebilir enerji hedefleri sekteye uğrayabilir.

Bu süreçte, kamu yararına daha açık bir ihale süreci beklenirken, İSPARK’ın mevcut tutumunun eleştirilere rağmen devam etmesi, “adrese teslim ihale” iddialarını güçlendiriyor.

Öneriler ve beklentiler

Sektör temsilcileri, daha kapsayıcı ve şeffaf bir ihale sürecinin önemine dikkat çekiyor. Osman Ataman, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na seslenerek, “Bu sürece müdahale edilmeli ve kamu yararına uygun düzenlemeler yapılmalı” dedi.

Bu eleştiriler ışığında, İSPARK’tan beklentiler:

Şartnamede rekabeti kısıtlayan kriterlerin kaldırılması.
Muhammen bedeldeki farkın detaylı bir şekilde açıklanması.
Sektör temsilcilerinin önerilerinin dikkate alınarak, yerli ve yabancı tüm oyunculara eşit fırsatlar sağlanması.

İSPARK’ın yeni ihalesi, İstanbul’un elektrikli araç altyapısını şekillendirecek kritik bir dönüm noktası olabilir. Ancak, bu sürecin şeffaf ve rekabetçi bir şekilde yürütülmesi, hem sektör hem de kamu yararı için elzem.

İlgili Yeşil Haber makaleleri

Yeşil Haber olarak, bu süreci yakından takip etmeye ve sizlere en doğru bilgileri aktarmaya devam edeceğiz.

Bu gönderiyi Instagram’da gör

Yeşil Haber (@yesilhabernet)’in paylaştığı bir gönderi