Joseph Fowler liderliğindeki Davos 2025 etkinliği, çevre krizi ve sürdürülebilirlik mesajlarını, sanat ve teknolojiyle birleştirerek küresel farkındalık yarattı. Refik Anadol’un yapay zeka destekli projeksiyonları, 70 milyon buzul görseliyle sahneyi donattı.
Dünya Ekonomik Forumu’nun geçen hafta gerçekleştirilen yıllık toplantıları, İsviçre’nin Davos kasabasında, politikacı, iş dünyası liderleri ve fikir önderlerini bir araya getirerek dünyanın en önemli sorunlarını tartışmak için küresel bir platform sundu. Ayrıca, sanatın dönüşüm gücünü tartışmak ve sanatla teknolojinin nasıl buluşabileceğini göstermek için de önemli bir zemin yarattı.
İnsan yaratıcılığı ve yapay zekanın uyumu
Davos 2025’in temalarından biri, Antarktika ve dünyanın diğer bölgelerinde hızla eriyen buzullar oldu. Bu tema, küresel ısınmanın etkilerini vurgulamak ve deniz seviyelerindeki yükselişin insanlık üzerindeki sonuçlarına dikkat çekmek için seçildi.
Joseph Fowler’ın liderliğinde gerçekleşen WEF açılış konseri, eriyen buzulların etkilerine dikkat çekerek çevre krizi konusunda farkındalık yaratmayı başardı. Performanslara Ane Brun, Danielle de Niese ve Jeremy Dutcher gibi sanatçılar eşlik etti. Konser sırasında Refik Anadol’un yapay zeka destekli projeksiyonları, 70 milyon buzul görseline dayanan bir modelle, sahneyi benzersiz bir sanat deneyimine dönüştürdü. Bu büyüleyici görsel sunum, Anadol’un sanat ve teknolojiyi ustalıkla birleştirme konusundaki öncülüğünü bir kez daha ortaya koydu.
Joseph Fowler, teknolojinin yükselişiyle birlikte insanın yaratıcı özünün korunmasının ne kadar önemli olduğunu vurguladı. “Yapay zeka, insan yaratıcılığını destekleyip yüceltebilir mi?” sorusunu gündeme getirerek, sanat ve teknolojinin birlikte nasıl uyum içinde çalışabileceğini ele aldı. Sougwen Chung’un beyin dalgalarını kullanan robotik resim projeleri ve Refik Anadol’un veri temelli sanat eserleri, bu uyumu keşfetmeye yönelik etkileyici örnekler olarak öne çıktı.
Moda ve sanatın sürdürülebilirlik için birleşmesi
Fowler’ın programında sürdürülebilirlik mesajı sadece dijital sanatla sınırlı değildi. Paris merkezli tasarımcı Kévin Germanier’in geri dönüştürülmüş malzemelerle tasarladığı kostümler, sürdürülebilir modanın sanatla birleşimini temsil etti. Ane Brun ve Danielle de Niese’in sahnede giydiği bu kostümler, çevre dostu modanın gücünü sergiledi.
Sanatçıların karar alıcılarla buluşması
Davos 2025, sanatçıların karar alıcılarla buluştuğu benzersiz bir platform sundu. Benjamin Von Wong gibi çevre sanatçıları, eserleriyle küresel tartışmalara dahil oldu. Von Wong’un “Biodiversity Jenga” adlı eseri, büyük yankı uyandırarak çevre koruma farkındalığını artırdı.
Sanat ve teknolojiyle daha yaşanabilir bir geleceğe doğru
Sanat ve teknolojinin buluştuğu bu tür etkinlikler, küresel sorunlara yenilikçi bakış açıları sunuyor ve farkındalık yaratmada önemli bir rol oynuyor. Çevresel krizler gibi karmaşık konular, sanatın duygusal etkisiyle teknolojinin netliğini birleştirerek daha geniş kitlelere ulaşabilir. Bu buluşmalar, hem farkındalık oluşturmak hem de karar alıcıları harekete geçirmek için kritik bir platform oluşturuyor. Sanat ve teknolojinin uyumunu öne çıkaran projeler, sürdürülebilir çözümler için yaratıcı fikirlerin gelişmesini sağlar ve bu gibi etkinlikleri değişim için katalizör haline getirebilir.
İlgili Makaleler
- Upcycle İstanbul Art & Design Festivali: Sanat ve tasarımın gücüyle sürdürülebilirlik
- Yeşil Haber’in Ruhu | Sürdürülebilir Sanatla Çevre Gazeteciliği
- Türkiye’nin Sürdürülebilir Gelecek Vizyonu: Çevre ve Enerji
Bu gönderiyi Instagram’da gör