Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından hazırlanan ortak rapor, doğaya dayalı çözümler (NbS) ile 2030 yılına kadar dünya çapında 32 milyon yeni iş imkânı yaratılabileceğini ortaya koyuyor.
Yeni rapora göre doğa temelli çözümler hem istihdamı artırıyor hem çevreyi koruyor Afrika, Latin Amerika ve Arap ülkeleri, bu büyümeden en fazla fayda sağlayacak bölgeler arasında yer alıyor.
Doğaya dayalı çözümler ve mevcut durum
Doğaya dayalı çözümler (NbS-Nature-based Solutions), kara, tatlı su, kıyı ve deniz ekosistemlerinin korunması, restorasyonu ve sürdürülebilir yönetimini içeren uygulamaları kapsıyor. Bu yaklaşım, iklim değişikliği, biyoçeşitlilik kaybı ve arazi bozulması gibi çevresel sorunlara etkili çözümler sunuyor.
Halihazırda dünya genelinde 60 milyondan fazla insan doğa temelli işlerde çalışıyor. Ancak, bu işlerin büyük bir kısmı düşük gelirli bölgelerde yoğunlaşırken, çoğu orta düzey beceri gerektiren işler olarak sınıflandırılmakta. Yeni yatırımlar, bu alanlarda ileri beceri gerektiren, katma değeri yüksek işler yaratma potansiyeline sahip.
2030 projeksiyonu: İstihdamın artışı ve bölgesel etkiler
Rapora göre, hedefe yönelik yatırımlar, doğaya dayalı çözümlerde istihdamı önemli ölçüde artırabilir. Özellikle Afrika, Latin Amerika ve Arap ülkelerinde, şu anda 2,5 milyon olan çalışan sayısının 2030 yılına kadar 13 milyona çıkabileceği belirtiliyor. Bu, dünya genelindeki doğa temelli işlerin %40’ının bu bölgelerde gerçekleşeceği anlamına geliyor.
Türkiye de zengin ekosistem çeşitliliğinin sağladığı avantaj ve etkili sürdürülebilir enerjiye geçiş stratejileriyle bu büyümeden faydalanabilir. Tarım, enerji ve altyapı gibi sektörlerde doğa temelli çözümler, kırsal bölgelerde kalkınma ve istihdam artışında önemli bir rol oynayabilir.
Türkiye için yeşil dönüşüm ve fırsatlar
Türkiye, fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye geçiş yaparak 2030 yılına kadar ekonomik büyümesini artırabilir. Rüzgar ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir kaynaklara yapılan yatırımlar, doğaya dayalı çözümlerle entegre edildiğinde yeni iş olanakları yaratacaktır.
Öne çıkan alanlar:
- Tarım ve su yönetimi: Sürdürülebilir sulama teknikleri ve doğal su kaynaklarının korunması.
- Afet risk azaltma: Sel, kuraklık ve erozyona karşı doğa temelli altyapılar.
- Yenilenebilir enerji: Rüzgar ve güneş enerjisi projelerinde NbS entegrasyonu.
Doğaya dayalı çözümlerin avantajları
Doğaya dayalı çözümler, hem ekonomik hem de çevresel faydalar sunuyor. Uzun vadede geleneksel yöntemlere kıyasla daha düşük maliyetli olan bu çözümler, aynı zamanda şu faydaları sağlıyor:
- İklim değişikliğiyle mücadele: Karbon emisyonlarının azaltılmasına katkı
- Afetlerin etkisini azaltma: Sel, kuraklık ve diğer doğal afetlere karşı dirençli sistemler
- Biyoçeşitliliği artırma: Ekosistemleri destekleyerek doğal yaşamın korunması
Doğa temelli çözümlerin geleceği
Doğaya dayalı çözümlerin başarısı, politika yapıcıların, iş dünyasının ve toplumun ortak çabalarıyla mümkün. Türkiye, bu alanda şu adımları atarak hem çevresel hem de ekonomik kazanç elde edebilir:
- Politikaların güçlendirilmesi: NbS uygulamalarını teşvik eden yasal düzenlemeler yapılmalı.
- Eğitim ve beceri gelişimi: Çalışanların doğa temelli işlere yönelik becerilerini artıracak programlar geliştirilmeli.
- Kapsayıcılığın artırılması: Kadınlar ve gençler için fırsatlar yaratılarak toplumsal destek artırılmalı.
Doğaya dayalı çözümler, çevreyi koruma ve sürdürülebilir kalkınmayı desteklemede etkili bir araç olacak. Türkiye, bu çözümleri benimseyerek hem çevresel hedeflerine ulaşabilir hem de yeni iş imkanları yaratabilir.