NewsIgnifer
NewsIgnifer Menu
  • Çerezler ve Gizlilik İlkeleri
  • Checkout
  • Cookie Policy (EU)
  • Hakkımızda
  • Kullanım Koşulları
  • Login/Register
  • My account
  • Reklam & İletişim
  • Sample Page
  • Sürdürülebilirlik
  • Takip et
  • Teşekkürler
  • Yeşil Enerji, Enerji Hisseleri, Yeşil Endeks, Sürdürülebilirlik, Yeşil Ekonomi
  • Yeşil Haber Ekip
  • Yeşil Haber Yazarlar
  • Yeşil Haber’de en çok okunan 100 makale
  • Yeşil Haber’de öne çıkanlar
NewsIgnifer Logo

Search

Çevrim içi kalalım

“Çevrim içi Olmak” günümüzde sıklıkla kullanılan bir ifade olup “sosyal varlık olarak hayata bağlanmak, hayatın içinde aktif olmak” anlamına geliyor. Artık neredeyse uyku dışındaki tüm zamanımızda dünya ile bağlantı halinde yaşıyoruz. Diğer taraftan da çevrim içi yani aktif bireyler olmak beraberinde sorumluluklar getiriyor zira böylece lokal ve global her türlü gelişmelerden bilgimiz oluyor ve bilginin de sorumluluk veren bir huyu var.

Kendimizi sınırlı tutmaya çalışsak dahi bilgiler bir şekilde bir kaynaktan geliyor misal; küresel ısınmadan, buzulların eridiğinden, yaşadığımız iklim değişikliklerinden, kuraklığın başladığından ve havanın kirliliğinden haberi, bilgisi olmayan kaldı mı? Haberi olmayan kaldıysa da onları da o güzel uykularından uyandıralım zira yaşanan ve yaşanacak tüm bu sonuçlar uyuyan ve uyanık olan herkesi aynı şekilde etkileyecek.

Doğayı düşünmüyoruz da peki ya kendi sağlığımızı? Pandeminin başlarında bağışıklık sisteminin güçlü olması adına neler yenilmeli, neler yapılmalı çokça yazıldı, konuşuldu. Bilimsel çalışma yapan kişi ve kurum beyanlarını dikkate almamız gerçekliği ile Dünya Sağlık Örgütü’nün 2018 yılındaki şu açıklamasına tüm dikkatimizi vermemiz gerektiğini düşünüyorum; “Hava kirliliği nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı yılda 7 milyona ulaştı, dünya genelinde 4 milyon 200 bin kişi ise doğrudan kirli havayı soluduğu için hayatını kaybediyor. Sanayi tesisleri, otomobiller ve diğer ulaşım araçlarının açığa çıkardığı sağlığa zararlı gazlar ölümlerde büyük rol oynamakta. Kirli hava partikülleri solunum yollarına, ciğerlere ve oradan da kan-dolaşım sistemine girerek insan sağlığını tehdit ediyor.”

VİRÜSLER DE SAĞLIKLI OLMAMIZI İSTİYOR ASLINDA

30 Nisan’da yayımlanan yeni bir araştırmaya göre de, pandemi karantinası nedeniyle Avrupa’da artan hava kalitesi, 11.300 erken ölümün engellenmesine eşdeğer fayda sağlamış.

Yanısıra hatırlarsanız hepimize okul dönemimizde “beynin iki gıdası vardır, oksijen ve glikoz” bilgisi verilmişti. Elimizde bu bilgiler ve veriler var iken bilmeliyiz ki temiz hava soluyamadığımız sürece ne yaparsak yapalım bağışıklık sistemimiz güçlü olamayacak ve sağlığımız tehdit altında olacak. Hatta biraz ironi yapıp tersden gidersek,  virüslerin de birer canlı organizma olması ve canlı kalma içgüdüsüne sahip olduğu gerçeğinden yola çıkarsak, onların bile aslında yaşamak için ihtiyacı olan sağlıklı bir canlı bedeni. Zira bulundukları bedenin yaşaması onların da yaşamının devamı demek.

Temiz doğa işine ben biraz farklı bir yönden bakıyorum o da “Vicdan”. Gezegen tüm canlıların ortak evi ve tüm canlıların yaşamsal eşit hakları var. İnsanlar elindeki muhakeme gücünü maalesef çok zaman ihtiraslarına yenik düşürüyor, aslında sonuçta kim yeniliyormuş, evlerimizden çıkamayarak, deneyimledik de.

Yine tersden gidersek belki de doğa Covid-19 türü virüslerle antikor salıyor ve kendini koruyor? Gezegeni paylaşmayı, diğer tüm canlıların varlığına, haklarına saygı ile beraberce yaşamayı bilmek özünde bir vicdan işidir. En basit yere sakız atarken onun bir kuşun gagasına yapışma ihtimali vicdanlardan hiç çıkmamalı.

İSRAF KÜLTÜRÜNDEN GELMEDİK

Doğaya zarar veren çöplerimize, attıklarımıza gelirsek; biz aslında bir israf kültüründen gelmedik daha yakın bir geçmişte teneke yağ kutularına çiçek ekilir saksı yapılır, alışverişte file kullanılır, mahallede komşular birbirleri arasında büyüyen çocukların kıyafetlerini küçüklere verir, kadınlar mutfak malzemelerini bozulmadan mutlaka kullanır en olmadık komşular ortak malzemeleri ile pasta börek yapardı. Bütün bunlar, özellikle pandemi dönemi, teknik terimle hepimize tekrar hatırlatıldı; “dayanışma, paylaşım ekonomisi” olarak.

Annelerimiz, anneannelerimiz patchwork (kırkyama) tekniği ile çeşitli bez parçalarını bir araya getirir, değişik şekillerde desenlerle tasarım yapar ve bu el sanatı ile gayet yaratıcı örtüler dikerlerdi. Aynı şekilde kalan farklı ipler boşa gitmez bunların örülmesiyle de kırkyama örtüler yapılırdı. Okurken bile içimizi ısıtıyor değil mi?

Kaynak yönetimin ev yönetimi ile başladığına inanmış biri olarak geçmişte Ev Ekonomisi adı ile 4 yıllık lisans, bugün Ev İdaresi adı ile 2 yıllık önlisans bölümü olan bu bölümlerimizi çok kıymetli buluyorum. Evimizden işyerimize kadar asıl olan, malzemelerin son kullanma tarihine hakim olmak ve nihayetinde gerçekten hiç kullanma ihtimali olmayan şeyleri çöpe atmak. Hem profesyonel iş hayatımda hem de özel hayatımda bunlara daima çok dikkat ettim. Size belki çok detay gelecek bir örnek vermek isterim.

Beyaz yaka çalışanların malum kuru temizleme ihtiyacı sıklıkla oluyor. Birgün çok sayıda elbise askısının birikmiş olduğunu farkettim yani ihtiyacımdan hayli fazla sayıda. Düşündüm bunları en çok kim kullanıyor, kimin ihtiyacı var ona vermeliyim, çöpe atmak asla bir seçeneğim değildi.

Hepsini topladım ve kuru temizleyicime götürdüm iade ettim.  O anı unutmam pek mümkün değil zira kuru temizleyicim bana “ 30 yıldır bu işi yapıyoum ilk kez  biri böyle bir şey düşündü, çok şaşırdım teşekkür ederim.” dedi.

Z KUŞAĞI İŞVERENLERİ MÜLAKATA ALIYOR

Siz de lütfen bu yazıyı okuduktan sonra bir düşünün evinizde, işyerinizde kullanmadığınız, sizin ihtiyacınız olmayan ancak bir başkasının ihtiyacı olan neleriniz var tespit edin hem sadeleşin hem de herşey kullanım ekonomisine dahil olsun zira dolaplarımızda istiflenmiş herşey bizlere ağırlık vermekte.

Bu bakış açısı ile plastik doğaya zarar veren ürünlerin tüketiminin azalmasına bir nebze katkıda bulunacağınızı unutmayın, doğaya zarar veren şeyleri azaltarak yaşam kalitemizi çoğaltmamız mümkün.

Kaynakların yetersizliğine inanmıyorum, ancak kaynakların etkin kullanılmamasına evet inanıyorum. Tasarruf anlayışı ile yaşamayı becerebilmek bizi günümüzün çok etkin kavramı olan “Sürdürülebilirliğe” taşıyor. Kaynakları etkin kullanmak da tek başına yeterli değil yansıra doğa ile uyumlu kullanmak esas.

Doğaya zarar vermemeye yönelik bazı eylem planları konuşuluyor keza bir tanesi de karbon ticareti, görüşüm; karbon bir ticaret unsuru olarak  ticarileşmiş bir ürün değil, azaltılması gereken bir salım olarak algılanmalı ve tüm önlem planları bunun üzerine inşaa edilmeli ve karbon salım azalımı sebebi de ekonomilerin yavaşlaması olmamalı..

Z kuşağının iş görüşmelerinde işverenlere “şirketlerinin çevreci politikalarını” sormaya başladığı bu dönemde artık roller değişiyor ve ezberler bozuluyor. Yeni nesil de işverenleri mülakata alıyor ve öğrenmeye çalıştıkları; bu kurum bana ve sonrasına neler vaadediyor, çevreci yaklaşımları ile beni ve çevreyi korumayı ne kadar önemsiyor, sorumluluklarını biliyor ve uygulamaya geçiriyor mu?

ÇEVRE POLİTİKALARI ŞİRKETLERİN İTİBARI

Yani demek istiyorlar ki; iyi şirket olmaktan önce iyi insan, iyi vatandaş mısınız? Bilinmeli ki çevre politikaları artık şirketlerin “itibarı”. Yeni nesil yeşili bir renk olmanın çok ötesinde algılıyor. Burdan işverenlere de nacizane önerim yeni nesil ile uyum aslında doğa ile de uyum, onlar unutulanları hatırlatan ve hayata dünya vatandaşı gözüyle de bakmayı bilen bir nesil.

Yazımın başında belirttiğim gibi çevrimiçi olduğumuz dönemde; bilmiyordum, haberim yoktu demek mümkün değil. Evet haberimiz var, bilgimiz var beraberinde de sorumluluklarımız var. Herhangi birşeyi çöp diye atmadan önce son bir kez bakalım o son bakıştan yaratıcı fikirler çıkıyor mu geri dönüşüm imkanı var mı, bir başkasının işine yarayabilir mi? Görmeyi bilirsek son bakış çok şey anlatabilir.

El ve ev işlerinin en iyi terapi, temiz havanın da en iyi bağışıklık sistemi ilacı olduğu gerçeği ile kalalım.

Recent Posts

  • IKEA 2030 döngüsel ekonomi vizyonu: Türkiye için ne vadediyor?
  • ESG’nin evrimi: Ricoh ve Unilever örnekleriyle sürdürülebilirliğin yeni yüzü
  • Türkiye’de her ilçeye bir gıda bankası hedefi: TİDER’den israfla mücadelede 15. yıl vizyonu
  • TÜREB, WindEurope 2025’te Türkiye’nin rüzgar gücünü tanıtacak
  • Trump’tan küresel ticarete tarife darbesi: Yeşil ekonomi ve Türkiye nasıl etkilenecek?

Recent Comments

  1. Seyfullah Pandır - Alfa Solar Enerji 2024 2. çeyrek finansal performansı
  2. Baha Ata - Metan emisyonlarını azaltan teknolojiler: Uydu ve iş birliğinin gücü
  3. İbrahim Günel - Metan emisyonlarını azaltan teknolojiler: Uydu ve iş birliğinin gücü
  4. Murat Türkmen - Türkiye’nin ilk yerli batarya enerji depolama sistemi
  5. Sadan KUCUKLER 0032 0476 400 480 Belcika - Türkiye’de güneş enerjisinde yeni dönem: Hücre entegrasyonu şartı ile gerçek üreticilere destek

Archives

  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Eylül 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023
  • Haziran 2023
  • Mayıs 2023
  • Nisan 2023
  • Mart 2023
  • Şubat 2023
  • Ocak 2023
  • Aralık 2022
  • Kasım 2022
  • Ekim 2022
  • Eylül 2022
  • Ağustos 2022
  • Temmuz 2022
  • Haziran 2022
  • Mayıs 2022
  • Nisan 2022
  • Mart 2022
  • Şubat 2022
  • Ocak 2022
  • Aralık 2021
  • Kasım 2021
  • Ekim 2021
  • Eylül 2021
  • Ağustos 2021
  • Temmuz 2021
  • Haziran 2021
  • Mayıs 2021
  • Nisan 2021
  • Mart 2021
  • Şubat 2021
  • Ocak 2021
  • Aralık 2020
  • Kasım 2020
  • Ekim 2020
  • Eylül 2020
  • Ağustos 2020
  • Temmuz 2020
  • Haziran 2020
  • Mayıs 2020
  • Nisan 2020
  • Mart 2020
  • Şubat 2020
  • Ocak 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Ekim 2019
  • Eylül 2019
  • Ağustos 2019
  • Temmuz 2019
  • Haziran 2019
  • Mayıs 2019
  • Nisan 2019
  • Mart 2019
  • Şubat 2019
  • Ocak 2019
  • Aralık 2018
  • Kasım 2018
  • Ekim 2018
  • Eylül 2018
  • Ağustos 2018
  • Temmuz 2018
  • Haziran 2018
  • Mayıs 2018
  • Nisan 2018
  • Mart 2018
  • Şubat 2018
  • Ocak 2018
  • Aralık 2017
  • Kasım 2017
  • Ekim 2017
  • Eylül 2017
  • Ağustos 2017
  • Temmuz 2017
  • Haziran 2017
  • Mayıs 2017
  • Nisan 2017
  • Mart 2017
  • Şubat 2017
  • Ocak 2017
  • Aralık 2016
  • Kasım 2016
  • Ekim 2016
  • Eylül 2016
  • Ağustos 2016
  • Ocak 2016

Categories

  • AI
  • Biyokütle
  • Elektrikli Araçlar
  • Enerji Depolama
  • Etkinlikler
  • Güncel
  • Güneş
  • Hidroelektrik
  • Hidrojen
  • Jeotermal
  • Nükleer
  • Öne Çıkanlar
  • Röportaj
  • Rüzgar
  • Sürdürülebilirlik
  • Yazarlar
  • Yenilenebilir Enerji
  • Yeşil Ekonomi
  • Yeşil Endeks
  • Yeşil Haber'den
  • Yeşil İK
  • Yeşil Sanat
  • Yeşil Sözlük
  • Yeşil TV
NewsIgnifer

© 2025 NewsIgnifer - A Magrus project.

  • Bluesky
  • Facebook
  • Instagram
  • LinkedIn
  • Pinterest
  • TikTok
  • X
  • YouTube