Küresel ölçekte rüzgar türbini üreticileri global pazardan daha fazla pay alabilmek için fiyatlar başta olmak üzere, katma değerli ürünler ve hizmetler ve yeni finanman modelleriyle çetin bir rekabete girdi.

BloombergNEF’in hazırladığı ‘Türkiye Enerji Piyasasının Uzun Vadeli Görünümü’ raporuna göre, 2050 yılına kadar Türkiye’nin kurulu gücü iki katına çıkacak ve bunun yarısını rüzgar ve güneş enerjisi oluşturacak.

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği raporuna göre, 2018 yılında rüzgar enerjisi sektöründe 650 milyon dolarlık yatırımla 497 MW kapasite devreye alındı. Türkiye’nin rüzgar kurulu gücü 7.369 MW’ye ulaştı.

İngiltere merkezli Cornwall Insight’ın tahminlerine göre, offshore rüzgar santralleri, teknolojilerin hızla gelişmesi ve ucuzlaması sayesinde 10 yıl içinde karadaki rüzgar santrallerinden daha rekabetçi hale gelebilir.

Türkiye’nin toplam elektrik üretimi içinde yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretimin payı Ocak 2019 itibariyle geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 54 artarak 44.19’a çıktı.

Ülke Enerji Genel Müdürü Ali Aydın, rüzgar türbinlerindeki bakım eksikliğinin maksimum enerji verimini etkileyen temel nedenlerden biri olduğunu söyledi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye’de 2018’de yüzde 93’ünü yerli ve yenilenebilir kaynakların oluşturduğu toplam 4 bin 25 megavatlık kurulu gücün devreye alındığını bildirdi.

Rüzgar türbini işletme ve bakım maliyeti ekonomik ömrü boyunca üretilen kWh başına toplam maliyetin yüzde 20-25’ini oluşturmaktadır.

Küresel Isınma Kurultayı geçen hafta İstanbul’da yapıldı. Kurultayda konuşan SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Değer Saygın, Türkiye’nin 2026’da coğrafi konumu ve çalışmaların yoğunluğu sayesinde güneş ve rüzgarda 40 GW ve hatta 60 GW’ye çıkabileceğini söyledi.

TÜREB tarafından her yıl düzenlenen Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi’nin 7’incisi yapıldı. EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, rüzgar enerjisi santrallerinin elektrik üretimindeki payının yakın dönemde yüzde 10 civarına yükselmesini beklediklerini söyledi.