NewsIgnifer
NewsIgnifer Menu
  • Çerezler ve Gizlilik İlkeleri
  • Checkout
  • Cookie Policy (EU)
  • Hakkımızda
  • Kullanım Koşulları
  • Login/Register
  • My account
  • Reklam & İletişim
  • Sample Page
  • Sürdürülebilirlik
  • Takip et
  • Teşekkürler
  • Yeşil Enerji, Enerji Hisseleri, Yeşil Endeks, Sürdürülebilirlik, Yeşil Ekonomi
  • Yeşil Haber Ekip
  • Yeşil Haber Yazarlar
  • Yeşil Haber’de en çok okunan 100 makale
  • Yeşil Haber’de öne çıkanlar
NewsIgnifer Logo

Search

küresel yeşil tahvil piyasası ayrışması türkiye yeşil tahvil potansiyeli abd esg karşıtlığı yeşil tahvil

Küresel yeşil tahvil piyasası yeniden şekilleniyor: Türkiye’nin yeri ve potansiyeli

Birileri geri çekilirken sahne başkalarına kalıyor: Yeşil tahvil piyasasında yeni dünya düzeni mi kuruluyor?

2025 yılının ilk çeyreği, küresel yeşil tahvil piyasası için bir dönüm noktası oldu. ABD’de kurumsal ihraçlar bıçak gibi kesilirken, Avrupa ve Çin liderliklerini pekiştirerek yollarına devam etti. Bu keskin ayrışma, sadece finansal bir dalgalanma mı, yoksa yeşil finansmanın geleceğine dair kalıcı bir değişimin habercisi mi? Ve en önemlisi, Türkiye, bu yeni denklemde nerede duracak? ABD’deki sessizliği mi dinleyecek, yoksa Avrupa ve Asya’nın yükselen sesine katılarak kendi yolunu mu çizecek?

ABD neden sustu? Politika Finansın Sesini Kısınca

Amerika’nın yeşil tahvil piyasası, düne kadar bir büyüme hikayesiydi. Teknoloji devlerinden bankalara, birçok büyük şirket “yeşil” etiketiyle milyarlarca dolarlık fonlama sağladı. Ancak 2025 başı itibarıyla rüzgar tersine döndü. Donald Trump’ın yeniden Beyaz Saray’a dönmesi ve Cumhuriyetçi kanattan yükselen ESG (Çevresel, Sosyal, Yönetişim) karşıtı söylem, piyasada soğuk duş etkisi yarattı.

abd esg karşıtlığı yeşil tahvil küresel yeşil tahvil piyasası ayrışması türkiye yeşil tahvil potansiyeliBu politik iklimin somut sonucu şaşırtıcı oldu: 2025’in ilk çeyreğinde ABD’de sadece tek bir kurumsal yeşil tahvil ihraç edildi: Oglethorpe Power’ın mütevazı 350 milyon dolarlık işlemi. Bloomberg Law’a göre bu, son on yılın en düşük başlangıcıydı. JPMorgan’ın araştırma notundaki o meşhur cümle durumu özetliyordu: “RIP USD ESG Issuance.” (yani, ABD doları cinsinden ESG ihraçlarının sonu geldi)

Peki neden? Temel sebep, “yeşil” veya “ESG” etiketinin artık ABD’de giderek daha fazla politize olması. Cumhuriyetçi eyaletler ESG odaklı bankalara kısıtlama getirirken, federal düzeyde de benzer adımlar bekleniyor. Şirketler, bu politik riskten kaçınmak için “yeşil” etiketinden uzaklaşıyor, projelerini ya etiketsiz borçlanmayla ya da iç kaynaklarla finanse etmeyi tercih ediyor. Politika belirsizliği (Paris Anlaşması’ndan yeniden çekilme sinyali, SEC iklim raporlama kurallarının akıbeti vb.) de bu çekinceleri artırıyor. İlginç bir şekilde, yatırımcı talebi hala mevcut olsa da, arz tarafı politik baskılar nedeniyle geri çekilmiş durumda.

Avrupa ve Çin neden tam gaz devam ediyor?

ABD’deki bu duraksamanın aksine, Atlantik’in diğer yakasında ve Asya’da yeşil finansman hız kesmedi. Hatta ivme kazandı.

Avrupa’nın Liderliği

Avrupa, yeşil tahvil piyasasının küresel merkezi konumunu sağlamlaştırdı. 2023’te yaklaşık 310 milyar dolarlık yeşil tahvil ihracıyla küresel hacmin %50’sinden fazlasını tek başına gerçekleştirdi. Almanya (yaklaşık 67.5 milyar dolar), Fransa gibi ülkelerin başı çektiği bu büyümede AB Taksonomisi ve SFDR gibi düzenleyici çerçevelerin rolü büyük. Bu regülasyonlar, şeffaflık ve standartlaşma sağlayarak yatırımcı güvenini artırıyor. Ayrıca, Avrupa’daki yatırımcıların güçlü ESG talebi ve zaman zaman gözlemlenen “greenium” (yeşil tahviller için küçük fiyat avantajı) ihraççıları teşvik ediyor.

küresel yeşil tahvil piyasası ayrışması türkiye yeşil tahvil potansiyeli abd esg karşıtlığı yeşil tahvilÇin’in Stratejik Hamlesi

Çin, 2022 ve 2023’te dünyanın en büyük yeşil tahvil ihraççısı oldu. 2023’te yaklaşık 131 milyar dolarlık hacme ulaştı. Devlet bankaları, yerel yönetim finansman araçları ve özel şirketlerin aktif rol aldığı bu piyasa, Çin’in 2060 karbon nötr hedefiyle doğrudan bağlantılı. Çin, standartlarını giderek uluslararası normlara yaklaştırıyor (örneğin “temiz kömür” projelerini yeşil tanımından çıkarması gibi) ve hem yerel hem de uluslararası yatırımcılar için cazip bir pazar olmaya devam ediyor. Kümülatif olarak Çin’in yeşil tahvil stoku 2025 itibarıyla 600 milyar doları aştı.

Küresel resme bakıldığında, 2024’te küresel yeşil tahvil ihracının 600 milyar dolara yaklaştığı ve sürdürülebilir borçlanmanın (yeşil, sosyal, sürdürülebilirlik tahvilleri dahil) 1 trilyon dolara doğru ilerlediği görülüyor. 2025 için de benzer bir seviye (950 milyar – 1 trilyon dolar arası) öngörülüyor. Yani, ABD’deki yavaşlamaya rağmen küresel pazar, Avrupa ve Asya’nın liderliğinde büyümeye devam ediyor.

Hype’tan gerçeğe – Yeşil ekonominin kaçınılmazlığı

Finans ve teknoloji tarihinde benzer döngüler gördük. 2000’lerde dot-com balonu patladı, ama ardından dünya dijitalleşmekten vazgeçmedi, aksine daha sağlam temellerle ilerledi. 2008 krizi finans sektörünü sarstı, ancak türev piyasalar veya karmaşık finansal araçlar yok olmadı, regüle edilerek sistemin bir parçası haline geldi.

Yeşil tahvil ve ESG alanı da şu anda benzer bir “olgunlaşma” veya “gerçekle yüzleşme” fazından geçiyor olabilir. Özellikle ABD’deki politik gürültü, başlangıçtaki abartılı beklentilerin (“hype”) yerini daha temkinli bir yaklaşıma bırakmasına neden oluyor. Ama bu, yeşil dönüşümün bittiği anlamına gelmiyor. Aksine, altta yatan ekonomik gerçeklik – yani kaynak verimliliği, düşük karbonlu teknolojilerin artan rekabet gücü, iklim risklerinin finansal etkileri – yeşil ekonomiyi uzun vadede kaçınılmaz kılıyor.

Politik rüzgarlar yön değiştirebilir, etiketler tartışmalı hale gelebilir, ancak şirketlerin ve ülkelerin sürdürülebilirlik ve verimlilik arayışı devam edecektir. Belki de bu “sessizlik” dönemi, piyasanın daha sağlam, daha şeffaf ve daha az “yeşil yıkama” (greenwashing) içeren bir yapıya kavuşması için bir fırsattır. Çünkü 2030’lara yaklaşırken, “yeşil ekonomi” ayrı bir kategori olmaktan çıkıp ekonominin kendisi haline gelme potansiyeli taşıyor.

abd esg karşıtlığı yeşil tahvil küresel yeşil tahvil piyasası ayrışması türkiye yeşil tahvil potansiyeliTürkiye: Geç başladı, hızla arıya kapatıyor

Türkiye, küresel yeşil tahvil sahnesine nispeten geç adım attı, ancak son birkaç yılda kaydettiği ilerleme dikkat çekici.

İlk adımlar

2016’da TSKB’nin öncü ihracı sonrası uzun bir sessizlik yaşansa da, 2021’de Arçelik‘in 350 milyon Euro’luk ilk kurumsal yeşil tahvili (yaklaşık 5 kat talep görerek) önemli bir kilometre taşı oldu.

Devlet ve yerel yönetim sahada

Asıl kırılma 2023’te yaşandı. Nisan 2023’te Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi, 2.5 milyar dolarlık ilk egemen yeşil tahvilini (yaklaşık 3 kat talep) başarıyla ihraç etti. Bu, Türkiye’yi bir anda gelişmekte olan ülkeler liginde önemli bir oyuncu yaptı. Kasım 2023’te ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), 715 milyon dolarlık ilk belediye yeşil tahviliyle (3.6 kat talep) sahneye çıktı ve yerel yönetimler için de kapıyı araladı.

Özel sektörün devamı

2025’in hemen başında Limak Yenilenebilir Enerji‘nin 525 milyon dolarlık başarılı yeşil tahvil ihracı, özel sektörün de bu alandaki iştahının sürdüğünü gösterdi.

Bu ihraçlarla birlikte, 2021’de neredeyse sıfır olan kümülatif yeşil tahvil hacmi, 2025 itibarıyla yaklaşık 5 milyar dolara ulaştı. Bu rakamlar, Türkiye’nin artık sadece “katılımcı” olmadığını, kendi yeşil finansman hikayesini yazmaya başladığını gösteriyor.

Türkiye’nin yeşil tahvil dünyasındaki yeri ve potansiyeli

Türkiye’nin bu hızlı yükselişi, küresel ve bölgesel rakipleriyle karşılaştırıldığında daha anlamlı hale geliyor.

Ülke / Bölge 2023 Hacmi (Yaklaşık) Model / Öne Çıkan Özellik
Türkiye $3.2 Milyar Geç başladı, hızlı büyüyor; egemen + belediye + kurumsal
Polonya $8 Milyar (Kümülatif) Gelişmekte olan Avrupa’da öncü, düzenli egemen ihraçlar
Endonezya ~$1 Milyar/yıl Yeşil sukuk modelinde lider
Şili ~$4 Milyar Yeşil, sosyal, sürdürülebilirlik tahvillerinde aktif egemen ihraççı
Çin $131 Milyar Küresel lider; kamu bankaları ve yerel yönetimler ağırlıklı
Avrupa Birliği $310 Milyar Küresel pazarın merkezi; güçlü regülasyon ve talep
Yatırımcı ilgisi kanıtlandı

Yapılan tüm büyük ihraçlar (Arçelik, Hazine, İBB, Limak) 3 ila 5 kat arasında aşırı talep gördü. Bu, uluslararası yatırımcıların Türkiye’nin yeşil projelerine ve borçlanma senetlerine (yüksek getiri ortamının da etkisiyle) ilgi duyduğunu net bir şekilde gösteriyor.

türkiye yeşil tahvil potansiyeli abd esg karşıtlığı yeşil tahvil küresel yeşil tahvil piyasası ayrışmasıUlusal hedeflerle uyum

Türkiye’nin 2053 Net Sıfır hedefi ve Paris Anlaşması’nı onaylaması, büyük bir yeşil proje havuzu (yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, temiz ulaşım, sürdürülebilir tarım vb.) anlamına geliyor. Bu projelerin finansmanı için yeşil tahviller doğal bir araç.

Çeşitlenen ihraççılar

Hazine, büyükşehir belediyesi ve özel sektör şirketlerinin başarılı ihraçları, farklı profildeki Türk kurumlarının bu piyasaya erişebildiğini kanıtladı. Bu çeşitlilik, pazarın derinleşmesi için olumlu bir işaret.

Gelişim alanları

Türkiye, Şili gibi sosyal veya sürdürülebilirlik tahvillerine yönelebilir, Endonezya gibi yeşil sukuk alanında daha aktif olabilir veya Polonya gibi egemen ihraçlarda sürekliliği sağlayabilir. Ayrıca, henüz gelişmemiş olan yerel para (TL) cinsinden yeşil tahvil piyasası da potansiyel bir büyüme alanı.

Peki Türkiye hangi yolda ilerlemeli? Önünde birkaç seçenek beliriyor:

1) Az sayıda ama çok büyük hacimli referans ihraçlarla piyasada ağırlık oluşturmak.
2) Daha düzenli aralıklarla, orta büyüklükte ihraçlarla piyasada sürekli bir varlık göstermek.
3) Yeşil sukuk, mavi tahvil (deniz/su projeleri için), sosyal tahvil gibi tematik ve yenilikçi araçlarla yatırımcı tabanını çeşitlendirmek.

Muhtemelen en başarılı strateji, bu yaklaşımların bir kombinasyonu olacak. Türkiye, 2053 hedefine giden yolda ihtiyaç duyduğu devasa finansmanı sağlamak için hem büyük ve düzenli egemen ihraçlara hem de özel sektörün ve belediyelerin yenilikçi finansman modellerine alan açmalı. Eğer Türkiye, sağlam proje havuzunu şeffaf çerçeveler ve doğru bir iletişim stratejisiyle uluslararası yatırımcılara sunabilirse, yeşil tahvil piyasasında sadece bir oyuncu değil, aynı zamanda bölgesel bir merkez ve oyun kurucu olma potansiyeline sahip.

ABD’deki politik rüzgarlar eserken, Avrupa ve Asya’nın yeşil finansmanda liderliği ele aldığı bu yeni dönem, Türkiye gibi yükselen piyasalar için hem bir risk hem de bir fırsat sunuyor. Doğru adımlarla, Türkiye bu fırsatı kendi yeşil kalkınma hikayesine dönüştürebilir.

Küresel yeşil tahvil piyasasındaki bu dikkat çekici ayrışma ve Türkiye’nin hızlanan adımları hakkında sizin yorumunuz nedir? Bu trendler sizce nasıl devam edecek? Yorumlarınızı bekliyoruz.

İlgili Haberler

  • Türkiye’nin Yeşil Dönüşüm Finansmanı: Kapsamlı Rehber – Yeşil Haber
  • Zorlu Enerji, sürdürülebilirlik performansıyla dünya genelinde öne çıktı – Yeşil Haber
  • TÜREB ve Rüzgar Enerjisi: Finansman İhtiyaçları ve 2035 Hedefleri – Yeşil Haber
  • Mehmet Şimşek: Yeşil Dönüşüm ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

Recent Posts

  • IKEA 2030 döngüsel ekonomi vizyonu: Türkiye için ne vadediyor?
  • ESG’nin evrimi: Ricoh ve Unilever örnekleriyle sürdürülebilirliğin yeni yüzü
  • Türkiye’de her ilçeye bir gıda bankası hedefi: TİDER’den israfla mücadelede 15. yıl vizyonu
  • TÜREB, WindEurope 2025’te Türkiye’nin rüzgar gücünü tanıtacak
  • Trump’tan küresel ticarete tarife darbesi: Yeşil ekonomi ve Türkiye nasıl etkilenecek?

Recent Comments

  1. Seyfullah Pandır - Alfa Solar Enerji 2024 2. çeyrek finansal performansı
  2. Baha Ata - Metan emisyonlarını azaltan teknolojiler: Uydu ve iş birliğinin gücü
  3. İbrahim Günel - Metan emisyonlarını azaltan teknolojiler: Uydu ve iş birliğinin gücü
  4. Murat Türkmen - Türkiye’nin ilk yerli batarya enerji depolama sistemi
  5. Sadan KUCUKLER 0032 0476 400 480 Belcika - Türkiye’de güneş enerjisinde yeni dönem: Hücre entegrasyonu şartı ile gerçek üreticilere destek

Archives

  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Eylül 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023
  • Haziran 2023
  • Mayıs 2023
  • Nisan 2023
  • Mart 2023
  • Şubat 2023
  • Ocak 2023
  • Aralık 2022
  • Kasım 2022
  • Ekim 2022
  • Eylül 2022
  • Ağustos 2022
  • Temmuz 2022
  • Haziran 2022
  • Mayıs 2022
  • Nisan 2022
  • Mart 2022
  • Şubat 2022
  • Ocak 2022
  • Aralık 2021
  • Kasım 2021
  • Ekim 2021
  • Eylül 2021
  • Ağustos 2021
  • Temmuz 2021
  • Haziran 2021
  • Mayıs 2021
  • Nisan 2021
  • Mart 2021
  • Şubat 2021
  • Ocak 2021
  • Aralık 2020
  • Kasım 2020
  • Ekim 2020
  • Eylül 2020
  • Ağustos 2020
  • Temmuz 2020
  • Haziran 2020
  • Mayıs 2020
  • Nisan 2020
  • Mart 2020
  • Şubat 2020
  • Ocak 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Ekim 2019
  • Eylül 2019
  • Ağustos 2019
  • Temmuz 2019
  • Haziran 2019
  • Mayıs 2019
  • Nisan 2019
  • Mart 2019
  • Şubat 2019
  • Ocak 2019
  • Aralık 2018
  • Kasım 2018
  • Ekim 2018
  • Eylül 2018
  • Ağustos 2018
  • Temmuz 2018
  • Haziran 2018
  • Mayıs 2018
  • Nisan 2018
  • Mart 2018
  • Şubat 2018
  • Ocak 2018
  • Aralık 2017
  • Kasım 2017
  • Ekim 2017
  • Eylül 2017
  • Ağustos 2017
  • Temmuz 2017
  • Haziran 2017
  • Mayıs 2017
  • Nisan 2017
  • Mart 2017
  • Şubat 2017
  • Ocak 2017
  • Aralık 2016
  • Kasım 2016
  • Ekim 2016
  • Eylül 2016
  • Ağustos 2016
  • Ocak 2016

Categories

  • AI
  • Biyokütle
  • Elektrikli Araçlar
  • Enerji Depolama
  • Etkinlikler
  • Güncel
  • Güneş
  • Hidroelektrik
  • Hidrojen
  • Jeotermal
  • Nükleer
  • Öne Çıkanlar
  • Röportaj
  • Rüzgar
  • Sürdürülebilirlik
  • Yazarlar
  • Yenilenebilir Enerji
  • Yeşil Ekonomi
  • Yeşil Endeks
  • Yeşil Haber'den
  • Yeşil İK
  • Yeşil Sanat
  • Yeşil Sözlük
  • Yeşil TV
NewsIgnifer

© 2025 NewsIgnifer - A Magrus project.

  • Bluesky
  • Facebook
  • Instagram
  • LinkedIn
  • Pinterest
  • TikTok
  • X
  • YouTube