NewsIgnifer
NewsIgnifer Menu
  • Çerezler ve Gizlilik İlkeleri
  • Checkout
  • Cookie Policy (EU)
  • Hakkımızda
  • Kullanım Koşulları
  • Login/Register
  • My account
  • Reklam & İletişim
  • Sample Page
  • Sürdürülebilirlik
  • Takip et
  • Teşekkürler
  • Yeşil Enerji, Enerji Hisseleri, Yeşil Endeks, Sürdürülebilirlik, Yeşil Ekonomi
  • Yeşil Haber Ekip
  • Yeşil Haber Yazarlar
  • Yeşil Haber’de en çok okunan 100 makale
  • Yeşil Haber’de öne çıkanlar
NewsIgnifer Logo

Search

Stanford Üniversitesi kaya mineralleri ile düşük maliyetli karbon yakalama yöntemi geliştirdi Toprak verimini artıran bu teknoloji karbon salımını azaltabilir

Kaya mineralleri kullanarak, düşük maliyetli karbon yakalama

Stanford Üniversitesi’nden bilim insanları, kaya minerallerini aktive ederek atmosferdeki CO2’yi yakalamayı sağlayan düşük maliyetli bir yöntem geliştirdi. Bu teknoloji, tarım arazilerinde uygulanarak hem toprak verimini artırabilir hem de karbon salımını azaltabilir.

Karbon yakalama teknolojilerine dair yeni bir gelişme, ABD merkezli Stanford Üniversitesi’nden bilim insanlarının yaptığı araştırmayla gündeme geldi. Ekip, kaya minerallerini laboratuvar ortamında aktive ederek atmosferdeki karbondioksiti (CO2) daha hızlı ve etkili bir şekilde yakalayabilecek bir yöntem geliştirdi.

Doğal ayrışma süreci hızlandırılarak karbon yakalama sağlanıyor

Bu yöntem, doğal hava koşullandırma süreci olarak da bilinen silikat ayrışmasını hızlandırmayı hedefliyor ve mevcut yöntemlere kıyasla daha düşük enerji tüketimiyle, daha hızlı karbon yakalama sağlayarak maliyet avantajı sunuyor. Normalde binlerce yıl süren bu süreç, yapılan deneylerle birkaç hafta içinde gerçekleşebilecek hale getiriliyor. Isıtılan kaya mineralleri, su ve atmosferdeki CO2 ile etkileşime girerek karbonat mineralleri oluşturuyor. Bu süreç, karbonun kalıcı olarak bağlanmasını sağlıyor ve çevresel etkileri azaltıyor.

Stanford Üniversitesi kaya mineralleri ile düşük maliyetli karbon yakalama yöntemi geliştirdi Toprak verimini artıran bu teknoloji karbon salımını azaltabilir

Tarım arazilerinde kullanımı toprak sağlığını iyileştirebilir

Stanford Üniversitesi araştırmacıları, yöntemin büyük ölçekli olarak tarım arazilerinde kullanılabileceğini belirtiyor. Magnezyum oksit ve kalsiyum silikat içeren kaya mineralleri, toprağa yayıldığında, hem toprak sağlığını iyileştirebilir hem de karbon yakalama kapasitesini artırabilir.

Bu yöntemin faydaları arasında:

  • Toprak pH dengesinin sağlanması: Kireçleme (liming) işlemine alternatif olarak, toprağın asidik yapısını düzenleyebilir.
  • Silisyum salınımı ile bitki veriminin artırılması: Silisyum, bitkiler için önemli bir element olup, dirençlerini ve büyüme hızlarını artırabilir.
  • Okyanusta karbon depolaması: Süreç sonucunda oluşan bikarbonatlar, okyanuslara taşınarak uzun vadeli karbon depolama sağlanabilir.

Bu durum, çiftçilerin doğrudan fayda sağlayacağı bir sistem yaratırken, aynı zamanda karbon yakalama maliyetlerini düşürüyor. Stanford Üniversitesi’nin saha araştırmalarına göre, çiftçiler bu yöntemin toprak verimini artırma potansiyelinden dolayı olumlu yaklaşıyor. Ancak, geniş çaplı olarak benimsenmesi için daha fazla test ve ekonomik teşvikler gerekebilir.

Endüstriyel atıklarla karbon yakalama sürecinin hızlandırılması mümkün

Araştırmacılar, bu yöntemin büyük ölçekli uygulanabilirliğini artırmak için madencilik endüstrisinden çıkan silikat içeren atıkları kullanmayı planlıyor. Araştırmacılara göre, dünya genelinde yılda 400 milyon ton uygun silikat içeren atık üretiliyor. Bu atıkların işlenmesi, karbon yakalama sürecini hızlandırabilir ve maliyetleri azaltabilir.

Buna ek olarak, olivin ve serpantin mineralleri gibi, dünya çapında 100.000 gigatonun üzerinde rezervi bulunan kaya türleri de bu süreçte kullanılabilir. Bu kaynakların işlenmesi, insanlığın bugüne kadar atmosfere saldığı tüm CO2 miktarından çok daha fazlasını yakalamaya yetecek potansiyele sahip.

Doğrudan hava yakalama teknolojisine alternatif

Günümüzde Doğrudan Hava Yakalama (DAC – Direct Air Capture) teknolojileri, atmosferden CO2 yakalamak için yüksek enerji gerektiriyor ve ton başına 600-1.000 Dolar gibi maliyetlere ulaşabiliyor. Stanford Üniversitesi’nin önerdiği mineral bazlı yöntem ile bu enerji ihtiyacı yarıya düşürülebilir ve karbon yakalama maliyetleri 200 Doların altına çekebilir. Yeni yönteminin avantajı, hem enerji tüketimini düşürmesi, hem de mevcut sanayi altyapısıyla entegre edilebilmesi sayesinde uzun vadede operasyonel maliyetleri azaltması. Bu tahminler, laboratuvar testleri ve benzer süreçlerin sanayiye entegrasyonu üzerine yapılan modellemelere dayandırılıyor. Ayrıca, çimento üretim süreçleriyle uyumlu olması, yeni tesis yatırımı gerektirmeden mevcut tesislerde uygulanabilmesini sağlayarak, ekonomik ölçeklendirme avantajı sunmakta. Standart kireç taşı işleme tesisleri, karbon yakalama için uygun mineralleri aktive etmek amacıyla yeniden düzenlenebilir. Araştırmacılar çimento üretim tesislerinde, benzer reaksiyonların çok daha düşük maliyetle gerçekleştirildiğini belirtiyor ve bu sürecin sahada test edilmesi için önümüzdeki birkaç yıl içinde pilot projelerin başlatılacağını ifade ediyor.

Stanford Üniversitesi kaya mineralleri ile düşük maliyetli karbon yakalama yöntemi geliştirdi Toprak verimini artıran bu teknoloji karbon salımını azaltabilir

Saha testleri ve tam ölçekli uygulama

Bilim insanları, tarım arazileri ve madencilik atıklarının entegrasyonuyla, düşük maliyetli karbon yakalama süreçlerini endüstriyel düzeyde hayata geçirebileceklerini düşünüyorlar. Teknolojinin ne kadar etkin kullanılabileceği yakın vadede yapılacak saha testleriyle netleşecek. İlk saha testlerinin önümüzdeki yıl başlaması planlanıyor ve tam ölçekli uygulamanın 5 ila 10 yıl içinde mümkün olabileceği öngörülüyor. Bu testlerin öncelikli olarak ABD’nin batı kıyısındaki tarım arazilerinde ve çimento üretim tesislerinde gerçekleştirilmesi planlanıyor. Çalışmalar, Stanford Üniversitesi’nin liderliğinde yürütülürken, özel sektör ve çevresel fonlardan sağlanan finansman ile destekleniyor.

Gelecekteki potansiyel

Stanford Üniversitesi’nin geliştirdiği kaya bazlı karbon yakalama yöntemi, maliyet etkinliği, ölçeklenebilirliği ve tarımsal faydalarıyla dikkat çekiyor. Eğer saha testleri başarılı olursa, bu teknolojinin küresel karbon azaltım stratejilerinde önemli bir rol oynayabileceği düşünülüyor.

Karbon salımını düşürmek için yenilenebilir enerjiye geçiş tek başına yeterli değil. Negatif emisyon teknolojileri, yani atmosferdeki mevcut CO2’nin aktif olarak uzaklaştırılması, Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmak için kritik önem taşıyor. Bilim insanları, benzer yöntemler sayesinde karbon yakalama maliyetlerinin önümüzdeki yıllarda daha da düşebileceğini ve bu tür teknolojilerin yaygınlaşmasıyla, iklim değişikliğiyle mücadelede kritik birer araç haline gelebileceğini öngörüyorlar.

İlgili Makaleler

  • Karbon yakalama teknolojileri emisyonlara çözüm olmuyor
  • Karbon giderme stratejileri ile net sıfır emisyona ulaşmak
  • Enerji ve sanayide karbon azaltımı: Türkiye için KYKD potansiyeli

Recent Posts

  • IKEA 2030 döngüsel ekonomi vizyonu: Türkiye için ne vadediyor?
  • ESG’nin evrimi: Ricoh ve Unilever örnekleriyle sürdürülebilirliğin yeni yüzü
  • Türkiye’de her ilçeye bir gıda bankası hedefi: TİDER’den israfla mücadelede 15. yıl vizyonu
  • TÜREB, WindEurope 2025’te Türkiye’nin rüzgar gücünü tanıtacak
  • Trump’tan küresel ticarete tarife darbesi: Yeşil ekonomi ve Türkiye nasıl etkilenecek?

Recent Comments

  1. Seyfullah Pandır - Alfa Solar Enerji 2024 2. çeyrek finansal performansı
  2. Baha Ata - Metan emisyonlarını azaltan teknolojiler: Uydu ve iş birliğinin gücü
  3. İbrahim Günel - Metan emisyonlarını azaltan teknolojiler: Uydu ve iş birliğinin gücü
  4. Murat Türkmen - Türkiye’nin ilk yerli batarya enerji depolama sistemi
  5. Sadan KUCUKLER 0032 0476 400 480 Belcika - Türkiye’de güneş enerjisinde yeni dönem: Hücre entegrasyonu şartı ile gerçek üreticilere destek

Archives

  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Eylül 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023
  • Haziran 2023
  • Mayıs 2023
  • Nisan 2023
  • Mart 2023
  • Şubat 2023
  • Ocak 2023
  • Aralık 2022
  • Kasım 2022
  • Ekim 2022
  • Eylül 2022
  • Ağustos 2022
  • Temmuz 2022
  • Haziran 2022
  • Mayıs 2022
  • Nisan 2022
  • Mart 2022
  • Şubat 2022
  • Ocak 2022
  • Aralık 2021
  • Kasım 2021
  • Ekim 2021
  • Eylül 2021
  • Ağustos 2021
  • Temmuz 2021
  • Haziran 2021
  • Mayıs 2021
  • Nisan 2021
  • Mart 2021
  • Şubat 2021
  • Ocak 2021
  • Aralık 2020
  • Kasım 2020
  • Ekim 2020
  • Eylül 2020
  • Ağustos 2020
  • Temmuz 2020
  • Haziran 2020
  • Mayıs 2020
  • Nisan 2020
  • Mart 2020
  • Şubat 2020
  • Ocak 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Ekim 2019
  • Eylül 2019
  • Ağustos 2019
  • Temmuz 2019
  • Haziran 2019
  • Mayıs 2019
  • Nisan 2019
  • Mart 2019
  • Şubat 2019
  • Ocak 2019
  • Aralık 2018
  • Kasım 2018
  • Ekim 2018
  • Eylül 2018
  • Ağustos 2018
  • Temmuz 2018
  • Haziran 2018
  • Mayıs 2018
  • Nisan 2018
  • Mart 2018
  • Şubat 2018
  • Ocak 2018
  • Aralık 2017
  • Kasım 2017
  • Ekim 2017
  • Eylül 2017
  • Ağustos 2017
  • Temmuz 2017
  • Haziran 2017
  • Mayıs 2017
  • Nisan 2017
  • Mart 2017
  • Şubat 2017
  • Ocak 2017
  • Aralık 2016
  • Kasım 2016
  • Ekim 2016
  • Eylül 2016
  • Ağustos 2016
  • Ocak 2016

Categories

  • AI
  • Biyokütle
  • Elektrikli Araçlar
  • Enerji Depolama
  • Etkinlikler
  • Güncel
  • Güneş
  • Hidroelektrik
  • Hidrojen
  • Jeotermal
  • Nükleer
  • Öne Çıkanlar
  • Röportaj
  • Rüzgar
  • Sürdürülebilirlik
  • Yazarlar
  • Yenilenebilir Enerji
  • Yeşil Ekonomi
  • Yeşil Endeks
  • Yeşil Haber'den
  • Yeşil İK
  • Yeşil Sanat
  • Yeşil Sözlük
  • Yeşil TV
NewsIgnifer

© 2025 NewsIgnifer - A Magrus project.

  • Bluesky
  • Facebook
  • Instagram
  • LinkedIn
  • Pinterest
  • TikTok
  • X
  • YouTube