Wood Mackenzie, 2025 yılında karbon politikalarını şekillendirecek önemli trendleri ve temaları inceliyor. İklim liderliği, adaptasyon, finansman ve emisyon raporlama gibi konular ön plana çıkıyor.
ABD’nin yokluğunda yeni iklim liderleri
Önde gelen küresel enerji danışmanlık firmalarından Wood Mackenzie’e göre, ABD’nin iklim politikalarında olası bir geri adım atması, diğer ülkelerin liderlik rolünü üstlenmesi için bir fırsat yaratabilir. Bu noktada, AB’nin iklim değişikliğiyle mücadele konusundaki kararlılığı ve Brezilya’nın COP30 ev sahipliği öne çıkıyor. Ancak, bu durum aynı zamanda BAE ve Japonya gibi diğer ülkelerin de iklim politikalarında daha aktif bir rol oynaması için bir fırsat sunuyor.
AB, yeniden seçilen Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen liderliğinde iklim değişikliğiyle mücadeleyi önceliklendirmeye devam edecek gibi görünüyor. Brezilya ise COP30 ev sahipliğiyle birlikte iklim tartışmalarında daha aktif bir rol oynayabilir. Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva’nın iklim değişikliğiyle mücadele konusundaki açıklamaları ve ülkenin güncellenmiş Ulusal Katkı Beyanı (NDC), bu konudaki beklentileri artırıyor. BAE, COP28 ev sahipliği ve iklim dostu politikalarıyla öne çıkarken, Japonya da yenilenebilir enerji yatırımları ve emisyon azaltım hedefleriyle dikkat çekiyor.
NDC’ler ve Paris Anlaşması hedefleri
Ülkelerin Şubat 2025’e kadar güncellemesi gereken Ulusal Katkı Beyanları (NDC’ler), Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmada kritik bir rol oynuyor. Wood Mackenzie, bu NDC’lerin iklim değişikliğiyle mücadele konusunda yeterli olup olmadığını ve Paris Anlaşması hedefleriyle uyumlu olup olmadığını değerlendiriyor. Rapor, birçok ülkenin 2050 yılı için net sıfır emisyon hedefleri belirlemiş olmasına rağmen, 2035 gibi kısa vadeli hedeflerin yeterince iddialı olmadığına dikkat çekiyor.
Adaptasyon ve iklim finansmanı
COP29’da iklim finansmanı önemli bir gündem maddesiydi. Bu tema, 2025 yılında da devam edecek gibi görünüyor. Uluslararası Adalet Divanı’nda (ICJ) görülecek olan önemli bir dava, ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadele konusundaki eylemsizliğinin sonuçlarını belirleyebilir. ICJ’nin kararı bağlayıcı olmasa da, gelecekteki davalar için emsal teşkil edebilir.
Wood Mackenzie, ülkelerin adaptasyon politikalarına ve iklim adaletine daha fazla odaklanmasını bekliyor. Ulusal Adaptasyon Planları (NAP’ler) ve yeni NDC’ler, iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlama ve kırılgan toplulukları koruma konularına daha fazla vurgu yapabilir. Rapor, yalnızca azaltım çabalarının yeterli olmadığını ve adaptasyon stratejilerinin de önceliklendirilmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Emisyon raporlama gereklilikleri
2024 yılında birçok ülkede zorunlu emisyon raporlama gereklilikleri yürürlüğe girdi. Wood Mackenzie, bu gerekliliklerin 2025 yılında nasıl gelişeceğini ve şirketler üzerindeki etkilerini inceliyor. Rapor, AB’nin CSRD ve CSDDD gibi raporlama gerekliliklerini basitleştirme çabalarının ve ISSB çerçevesinin küresel emisyon raporlamasını standartlaştırma potansiyelinin önemine dikkat çekiyor.
Zorunlu iklim beyanları konusunda Avustralya, Japonya ve İngiltere gibi öncü ülkelerin deneyimleri ve uygulamaları da raporun odak noktaları arasında yer alıyor. Bu beyanların şirketlerin emisyon azaltımı konusundaki hesap verebilirliğini nasıl artıracağı ve iklim değişikliğini iş stratejilerine entegre etmelerini nasıl sağlayacağı da vurgulanıyor.
Karbon politikalarının geleceği
Wood Mackenzie’in raporu, 2025 yılında karbon politikalarında beklenen önemli trendleri ve temaları ortaya koyuyor. İklim liderliği, adaptasyon, finansman ve emisyon raporlama gibi konular, önümüzdeki dönemde karbon politikalarını şekillendirecek gibi görünüyor. Rapor, ülkelerin ve şirketlerin iklim değişikliğiyle mücadele konusunda daha iddialı hedefler belirlemesi ve bu hedeflere ulaşmak için somut adımlar atması gerektiğinin altını çiziyor.