Türkiye nüfusunun yüzde 92’si kirli hava solumaya devam ediyor.
Kara Rapor 2024, Temiz Hava Hakkı Platformu (THHP) tarafından yayımlanan ve Türkiye’deki hava kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki etkilerini gözler önüne seren en kapsamlı raporlardan biri. Bu rapor, Türkiye’nin enerji politikalarının çevresel ve sağlık üzerindeki bedellerini detaylı bir şekilde inceliyor. Raporda dikkat çeken noktalardan biri, Türkiye’de hava kirliliğine maruz kalan nüfusun yüzde 92’sinden fazlasının Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) standartlarının çok üstünde seviyede kirli hava soluması. Bu durum, özellikle sanayi bölgelerinde yoğunlaşan fosil yakıt kullanımıyla ilişkilendiriliyor.
Hava kirliliğinin ölümcül etkileri artıyor
Kara Rapor 2024, Türkiye genelinde hava kirliliğinin ölüm oranları üzerindeki etkisini açıkça ortaya koyuyor. Temiz Hava Hakkı Platformu’nun Koordinatörü Deniz Gümüşel‘in belirttiğine göre, 2022 yılında Türkiye’de meydana gelen toplam ölümlerin yüzde 14,2’si, yani yaklaşık 68 bin 440 ölüm, hava kirliliği ile ilişkilendirildi. Eğer DSÖ’nün belirlediği standartlara uygun bir hava kalitesi sağlanabilseydi, bu ölümlerin önlenebileceği belirtiliyor. Bu veri, hava kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki etkilerinin ne kadar büyük olduğunu ve önlenebilir olduğunu gösteriyor.
Büyük şehirlerde hava kalitesi düşüşte
İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerde PM10 ve PM2.5 gibi zararlı partikül maddeler düzenli ve yeterli ölçülmüyor. Özellikle İzmir’de 2022 boyunca ölçülen ortalama PM10 seviyeleri, ulusal sınır değerlerin üstünde gerçekleşti. İzmirliler, yıl boyunca sağlıksız seviyelerde kirli havaya maruz kaldı. Aynı şekilde, İstanbul ve Ankara’da da hava kirliliği sınır değerlere oldukça yakın bir seyir izledi. DSÖ’nün önerdiği standartlara göre, bu şehirlerdeki kirlilik seviyeleri insan sağlığı için ciddi bir risk oluşturuyor.
Deniz Gümüşel, hava kirliliğinin sanayi bölgelerinde özellikle yüksek olduğunu vurguluyor. Sanayi tesislerinin yoğun olduğu bölgelerde yeterli izleme yapılmadığını belirten Gümüşel, “Kömür, doğalgaz ve petrol yakarak üretim yapan tesislerin bulunduğu bölgelerde, hava kalitesi düzenli olarak izlenmiyor” diyor. Bu tesislerin çevresinde yaşayan insanların sağlığının büyük bir risk altında olduğunu ifade eden Gümüşel, hava kalitesinin izlenmesi için mevcut altyapının yetersiz kaldığını belirtiyor.
Hakkari en kirli hava kalitesine sahip il
Rapora göre, hava kirliliğine bağlı ölümlerin en yüksek olduğu il Hakkari oldu. 2022 yılında Hakkari’de 230 kişi hava kirliliği nedeniyle hayatını kaybetti. PM2.5 seviyeleri DSÖ’nün 5 µg/m3 olan rehber değerinin çok üzerinde seyrediyor ve bu ölümlerin yüzde 41’inin önlenebileceği belirtiliyor. Hakkari’yi Batman, Şırnak ve Muş gibi iller takip ediyor. Bu illerdeki yüksek ölüm oranları, sanayi bölgelerindeki kirlilikle doğrudan bağlantılı.
Hava kirliliği meme kanseri riskini artırıyor
Bu yılki raporda dikkat çeken bir diğer unsur ise hava kirliliği ile meme kanseri arasındaki ilişki oldu. Rapor, özellikle PM10 ve PM2.5 gibi partikül maddelere maruz kalmanın meme kanseri riskini artırdığına dair bilimsel bulgulara yer veriyor. Azot dioksit (NO2) seviyelerindeki her 10 μg/m3’lük artış, meme kanseri riskini 102 kat artırıyor. Bu durum, hava kirliliğinin yalnızca solunum hastalıkları değil, kanser gibi ciddi hastalıklarla da ilişkilendirildiğini gösteriyor.
THHP’nin çözüm önerileri
THHP, Kara Rapor 2024’te Türkiye’nin hava kirliliği sorununu çözmek için bir dizi somut öneride bulunuyor:
- Fosil yakıtlara olan bağımlılığın azaltılması,
- Ulusal hava kalitesi standartlarının iyileştirilmesi,
- PM2.5 için ulusal bir limit değer belirlenmesi ve yürürlüğe konması,
- Sanayi bölgelerinde hava kalitesinin daha sistematik bir şekilde izlenmesi,
- Hava kirliliğinin sağlık üzerindeki etkilerinin saha çalışmaları ile araştırılması.
Deniz Gümüşel, Temiz Hava Hakkı Platformu’nun çalışmalarını özetlerken, temiz hava hakkının, temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının önemli bir parçası olduğunu belirtiyor. Bu hakkın korunması için etkin bir hava kalitesi izleme sistemine ihtiyaç olduğunu vurgulayan Gümüşel, 2022 ve 2023 yıllarında izleme istasyonlarının arttığını, ancak kirlilik izleme verimliliğinin düşük olduğunu ifade ediyor.
Sağlık etkileri önlenebilir
Kara Rapor’un sağlık bölümünü hazırlayan halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Çiğdem Çağlayan, hava kirliliği nedeniyle oluşan ölümlerin çoğunun önlenebilir olduğunu belirtiyor. Prof. Dr. Çağlayan’a göre, eğer Türkiye’de 2022 yılında hava kirliliği DSÖ’nün önerdiği limit değerlere indirilebilseydi, 68 bin 440 ölüm engellenebilirdi. Bu ölümler, hava kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki büyük yıkıcı etkilerini ve önlemenin mümkün olduğunu gösteriyor.
Türkiye’de hava kirliliği ile mücadelede yeni adımlar atılmalı
Kara Rapor 2024, Türkiye’nin hava kalitesini iyileştirmek için atılması gereken adımları net bir şekilde ortaya koyuyor. Fosil yakıtların yoğun kullanımı, şehirlerde artan hava kirliliği ve bu kirliliğin insan sağlığı üzerindeki yıkıcı etkileri, acil bir çözüm gerektiriyor. Özellikle sanayi bölgelerinde hava kalitesi izleme çalışmalarının daha etkin hale getirilmesi, bu mücadelenin önemli bir parçası olacaktır.