NewsIgnifer
NewsIgnifer Menu
  • Çerezler ve Gizlilik İlkeleri
  • Checkout
  • Cookie Policy (EU)
  • Hakkımızda
  • Kullanım Koşulları
  • Login/Register
  • My account
  • Reklam & İletişim
  • Sample Page
  • Sürdürülebilirlik
  • Takip et
  • Teşekkürler
  • Yeşil Enerji, Enerji Hisseleri, Yeşil Endeks, Sürdürülebilirlik, Yeşil Ekonomi
  • Yeşil Haber Ekip
  • Yeşil Haber Yazarlar
  • Yeşil Haber’de en çok okunan 100 makale
  • Yeşil Haber’de öne çıkanlar
NewsIgnifer Logo

Search

Net 0 Karbon

İklim krizinde kent yönetimlerinin payına düşenler

Son aylarda Türkiye’nin iklim gündemi hayli yoğundu. Önce, yıllardır rafta bekleyen Paris Anlaşması, TBMM’de hızlıca onaylandı. COP26Buna bağlı olarak, BM İklim Değişikliği Konferansı (COP26) da ülkemizde büyük ses getirdi. Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı ‘2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi’ni, Türkiye’nin önde gelen özel sektör kurumları da kendi ‘Net 0 Karbon’ vizyon ve planlarını duyurdu. Benzer şekilde şehirler de kendi iklim eylem planlarını ilan etti. Bunların arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi de vardı. İBB, 5 Kasım’da düzenlediği etkinlikte İstanbul için 2050’ye kadar karbon nötr olma hedefi olduğunu açıkladı.

Herkes için yeterince açık ama yine de bir kez daha altını çizmekte fayda var. İklim krizi bireylerin, tek bir sektörün, tek tek kurumların ve hükümetlerin çözebileceği bir sorun değil. Herkesin ayrı ayrı elini taşın altına koyması, iş yapış modelini değiştirmesi gerekiyor. Ve bu değişimde kent yönetimlerine de hiç azımsanmayacak görevler düşüyor.

Kentler iklim kriziyle mücadelede önemli rol oynuyor

Kentler iklim kriziyle mücadelede önemli rol oynuyorDünya Bankası verilerine göre, 2020 yılı itibarıyla dünya nüfusunun yüzde 56.15’i kentlerde yoğunlaşmış durumda. Hatta Türkiye’de nüfusun yüzde 76’sı kentsel alanlarda yaşıyor. Gerek Türkiye’de gerek dünyada bu yoğunluk giderek artacak. Dolayısıyla şehirlerimizde hali hazırda çok yoğun olan enerji, hizmet, gıda tüketimi daha da artacak. Karbonsuzlaşmayı sağlayacak yöntem ve yaklaşımlar geliştirilemedikçe de bu tüketim artışı beraberinde yüklü bir emisyon getirecek.

Bunu özellikle enerji bağlamında ele alırsak, dünya genelinde toplam enerjinin yüzde 78’ini şehirler tüketiyor. Atmosfere salınan, enerjiye bağlı sera gazı emisyonlarının yüzde 75’inden şehirler sorumlu. Dolayısıyla şehirlerin, ulaşımdan atık yönetimine hemen her alanda aldıkları kararlarla ve bütüncül bir planlama ile bir sistemi baştan başa karbonsuzlaştırma ve dirençli kılma potansiyeli var. Örneğin ulaşım alanında metro gibi ana toplu taşıma türleriyle bütünleşik ve etkileşimli yürüme ve bisiklet gibi aktif ulaşım yöntemleriyle özel araç kullanımını azaltmak, ardından da toplu taşıma araçlarını yeni nesil elektrikli filolar ile yenilemeyi önceliklendiren bir yaklaşımla kent içinde ulaşım sistemini karbonsuzlaştırmak mümkün.

Yeşil Enerji ve Kentsel DönüşümKentsel dönüşüm konusunda hükümetlere destek veren global bir inisiyatif olan Coalition for Urban Transitions’ın bir araştırmasına göre, karbon ayak izini azaltmaya yönelik iklim eylemleri, bir yandan kentlerden kaynaklanan emisyonları yüzde 90 azaltırken, diğer yandan 2050 yılına kadar kentlerde net 24 trilyon dolarlık bir fayda sağlayabilir. İşin aslında umut veren tarafı, emisyon salımını neredeyse sıfıra indirmeye yardımcı olacak etkisi kanıtlanmış teknolojiler günümüzde mevcut.

Beş alan öne çıkıyor

Hal böyle olunca, iklim kriziyle mücadele alanında kentler için önceliklendirilmesi gereken beş konu ön plana çıkıyor.

  • Kent yönetimleri Kent Eylem Planları’nı hazırlarken, bunların Ulusal Katkı Beyanları ile uyumlu olmasına dikkat etmeli. Eylem planlarında belirledikleri hedeflerin küresel ısınmayı 1.5 derece ile sınırlandırma nihai hedefine katkı sunduğundan ve ölçülebilir olduğundan da emin olmalı.
  • Şehir planlama ve öncelik belirleme çalışmalarında bütüncül iklim eylemleri dikkate alınmalı. Evet, iklim eylem planlarının hazırlanması önemli bir adım, fakat ulaşımdan gıdaya, enerjiden atığa aklınıza gelebilecek tüm eylem planlarında, olmazsa olmaz bir başlık olarak iklime yer verilmeli. Ancak bu şekilde temiz hava, daha yeşil ve güvenli, herkesi kapsayan şehirlere kavuşabiliriz. Ayrıca bütüncül iklim eylemlerinin sağlık, istihdam gibi alanlarda da fayda sağladığını unutmamak gerek.
  • Sürdürülebilir hareketlilik alanında daha kapsamlı yaklaşımlar geliştirilmeli. Bu yılki COP26, ulaşım alanında sadece elektrikli araçlara odaklanarak büyük ulaşım sektörü namına büyük eleştiri topladı. Özellikle karayolu ulaşımının Türkiye’deki tüm emisyonların yüzde 18’ine sebep olduğunu düşünürsek, bu alanda etki yaratacak bütüncül çözümlerin geliştirilmesi şart. Sıfır emisyonlu ulaşım araçları söz konusu olduğunda, elektrikli araçların önemli bir rolü olduğu yadsınamaz bir gerçek. Ancak zaten bir iklim krizinin içinde olduğumuzu düşünürsek, tüm motorlu taşıtların elektrikliye dönmesi için de önümüzde daha uzun bir zaman var. Ne var ki iklim açısından bizim böyle bir zamanımız yok. O yüzden de çok daha kısa vadede, çok daha düşük bütçelerle hayata geçirilebilecek bir diğer sıfır emisyonlu ulaşım yöntemleri olan yürüme ve bisiklet gibi aktif ulaşım türlerine yatırım yapılmalı. Bununla birlikte kent yönetimleri toplu taşımayı kentliler için daha cazip, güvenilir ve konforlu hale getirecek projeleri hayata geçirmeli.
  • Su yönetimi ve kentlerin direncini artırma çalışmalarında, doğa temelli çözümler kullanılmaya ağırlık vermeli. Çevre konusunda uygulamaları ve politikaları iyileştirmeye yönelik çalışmalar yapan araştırma enstitüsü WRI’ın araştırmasına göre, Türkiye 2040 yılına geldiğinde ‘çok yüksek su stresi’ yaşayacak ülkeler arasında yer alıyor. Türkiye’nin kullanılabilir su kaynaklarını değerlendiren Doğayı Koruma Vakfı WWF’e göre de Türkiye su sıkıntısı çeken bir ülke. Tahminlere göre yılda 1.400 metreküp olan kişi başına düşen su miktarının, 2030 yılında 100 milyon olması beklenen nüfusla birlikte 1.120 metreküpe düşmesi bekleniyor. Dolayısıyla su yönetimi aslında kentlerin ağırlık vermesi konuların başında geliyor. Buradan hareketle de su kaynağı, su yönetimi ve su uyum önlemlerinin birlikte ele alınması şart.
  • Kent eylemlerinin merkezine eşitlik ve kapsayıcılık ilkesi yerleştirilmeli. Dünya genelinde her üç kentliden biri; barınma, elektrik ya da temiz su ve sağlık gibi kritik öneme sahip hizmetlere erişemiyor. Enerji, barınma, alan kullanımı, ulaştırma gibi alanlarda herkesi kapsayan iklim eylemleri geliştirerek, kent eylemlerinin daha kapsayıcı bir nitelik kazanması mümkün. Çünkü kentleri yönetme ve kentlilere hizmet sağlama biçimleri değişmediği takdirde kentler yoksulluk çemberinde daha da sıkışacak. Yoksullukla birlikte düşük verimlilik ile çevrenin tahribatı, tüm kentlilerin yaşam kalitesini olumsuz etkilerken kalkınma ve iklim hedeflerine ulaşmaya da ket vuracak.

Recent Posts

  • IKEA 2030 döngüsel ekonomi vizyonu: Türkiye için ne vadediyor?
  • ESG’nin evrimi: Ricoh ve Unilever örnekleriyle sürdürülebilirliğin yeni yüzü
  • Türkiye’de her ilçeye bir gıda bankası hedefi: TİDER’den israfla mücadelede 15. yıl vizyonu
  • TÜREB, WindEurope 2025’te Türkiye’nin rüzgar gücünü tanıtacak
  • Trump’tan küresel ticarete tarife darbesi: Yeşil ekonomi ve Türkiye nasıl etkilenecek?

Recent Comments

  1. Seyfullah Pandır - Alfa Solar Enerji 2024 2. çeyrek finansal performansı
  2. Baha Ata - Metan emisyonlarını azaltan teknolojiler: Uydu ve iş birliğinin gücü
  3. İbrahim Günel - Metan emisyonlarını azaltan teknolojiler: Uydu ve iş birliğinin gücü
  4. Murat Türkmen - Türkiye’nin ilk yerli batarya enerji depolama sistemi
  5. Sadan KUCUKLER 0032 0476 400 480 Belcika - Türkiye’de güneş enerjisinde yeni dönem: Hücre entegrasyonu şartı ile gerçek üreticilere destek

Archives

  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Eylül 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023
  • Haziran 2023
  • Mayıs 2023
  • Nisan 2023
  • Mart 2023
  • Şubat 2023
  • Ocak 2023
  • Aralık 2022
  • Kasım 2022
  • Ekim 2022
  • Eylül 2022
  • Ağustos 2022
  • Temmuz 2022
  • Haziran 2022
  • Mayıs 2022
  • Nisan 2022
  • Mart 2022
  • Şubat 2022
  • Ocak 2022
  • Aralık 2021
  • Kasım 2021
  • Ekim 2021
  • Eylül 2021
  • Ağustos 2021
  • Temmuz 2021
  • Haziran 2021
  • Mayıs 2021
  • Nisan 2021
  • Mart 2021
  • Şubat 2021
  • Ocak 2021
  • Aralık 2020
  • Kasım 2020
  • Ekim 2020
  • Eylül 2020
  • Ağustos 2020
  • Temmuz 2020
  • Haziran 2020
  • Mayıs 2020
  • Nisan 2020
  • Mart 2020
  • Şubat 2020
  • Ocak 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Ekim 2019
  • Eylül 2019
  • Ağustos 2019
  • Temmuz 2019
  • Haziran 2019
  • Mayıs 2019
  • Nisan 2019
  • Mart 2019
  • Şubat 2019
  • Ocak 2019
  • Aralık 2018
  • Kasım 2018
  • Ekim 2018
  • Eylül 2018
  • Ağustos 2018
  • Temmuz 2018
  • Haziran 2018
  • Mayıs 2018
  • Nisan 2018
  • Mart 2018
  • Şubat 2018
  • Ocak 2018
  • Aralık 2017
  • Kasım 2017
  • Ekim 2017
  • Eylül 2017
  • Ağustos 2017
  • Temmuz 2017
  • Haziran 2017
  • Mayıs 2017
  • Nisan 2017
  • Mart 2017
  • Şubat 2017
  • Ocak 2017
  • Aralık 2016
  • Kasım 2016
  • Ekim 2016
  • Eylül 2016
  • Ağustos 2016
  • Ocak 2016

Categories

  • AI
  • Biyokütle
  • Elektrikli Araçlar
  • Enerji Depolama
  • Etkinlikler
  • Güncel
  • Güneş
  • Hidroelektrik
  • Hidrojen
  • Jeotermal
  • Nükleer
  • Öne Çıkanlar
  • Röportaj
  • Rüzgar
  • Sürdürülebilirlik
  • Yazarlar
  • Yenilenebilir Enerji
  • Yeşil Ekonomi
  • Yeşil Endeks
  • Yeşil Haber'den
  • Yeşil İK
  • Yeşil Sanat
  • Yeşil Sözlük
  • Yeşil TV
NewsIgnifer

© 2025 NewsIgnifer - A Magrus project.

  • Bluesky
  • Facebook
  • Instagram
  • LinkedIn
  • Pinterest
  • TikTok
  • X
  • YouTube