NewsIgnifer
NewsIgnifer Menu
  • Çerezler ve Gizlilik İlkeleri
  • Checkout
  • Cookie Policy (EU)
  • Hakkımızda
  • Kullanım Koşulları
  • Login/Register
  • My account
  • Reklam & İletişim
  • Sample Page
  • Sürdürülebilirlik
  • Takip et
  • Teşekkürler
  • Yeşil Enerji, Enerji Hisseleri, Yeşil Endeks, Sürdürülebilirlik, Yeşil Ekonomi
  • Yeşil Haber Ekip
  • Yeşil Haber Yazarlar
  • Yeşil Haber’de en çok okunan 100 makale
  • Yeşil Haber’de öne çıkanlar
NewsIgnifer Logo

Search

9. Enerji Zirvesine yenilenebilir enerji damga vurdu

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bakan Danışmanı Dr. Oğuz Can, yenilenebilir enerjinin  dünyada ve Türkiye’de geliştiğini ve 2015 yılından bu yana konvansiyonel yatırımların önüne geçmekte olduğunu belirterek, “Son yıllarda da güneş enerjisi, rüzgarın bir tık önüne geçti.

Rekabetçiliğin artması, maliyetin düşmesi, LCOE dediğimiz seviyelendirilmiş fiyatların artık şebeke elektriği ile çok rahat bir şekilde rekabet edebilir bir trend içerisinde gelişiyor olması yenilenebilir enerjinin önemini her geçen gün artırıyor” dedi.

9.Türkiye Enerji Zirvesi’nde düzenlenen ve moderatörlüğünü Shura Enerji Dönüşüm Merkezi Yönlendirme Komitesi Başkanı Selahattin Hakman’ın yaptığı “Yenilenebilir Enerji Yatırımları ve Finansmanı: YEKA Modeli” başlıklı oturumda konuşmacı olarak yer alan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bakan Danışmanı Dr. Oğuz Can, Zorlu Enerji CEO’su Sinan Ak ve Kalyon Enerji Grubu Başkanı Murtaza Ata yenilenebilir enerji yatırımlarında finansman sorunları ve Türkiye’nin nasılsın YEKA temelli yeni yenilenebilir enerji stratejisini değerlendirdi.

“CİDDİ BİR ATILIMDAYIZ ASLINDA”

Oturumda kapsamlı bir değerlendirme yapan Dr. Oğuz Can, Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynakları açısından ciddi bir atılım yaptığını ifade ederek, “Yapmamız gereken ev ödevlerimiz çok fazla. Sadece kaynağın yerli olması değil, teknolojinin de yerli olması konusunda Türkiye ilk adımlarından itibaren yerli aksam destek programıyla da bunu destekledi. Ciddi çalışmalar oldu ve bu çalışmaların meyvelerini de önümüzde görüyoruz. Ancak yeni bir iş modeli gerekliydi. Bu modelin bir taraftan yerlileşmeyi desteklemesi bir taraftan teknoloji transferini desteklemesi bir taraftan da yatırımların hızlı bir şekilde hayata geçirilmesi gerekiyordu. YEKA dediğimiz iş modeli ihtiyaçlara cevap verme noktasında ortaya çıktı”diye konuştu.

“GÜNEŞ YEKA’SINDA YERLİ ÜRETİM”

Güneş YEKA’sında ciddi bir yerli üretim yetkinliğinin de kazanıldığını söyleyen Oğuz Can bu konuda şu görüşlere yer verdi: “YEKA modelinin getirdiği bir eko sistem var. Bu eko sistemle birlikte artık cam ithalatı, kule yapıyorduk artık çeliğini de Türkiye’den kullanıyoruz. Bunlar artık Türkiye’de bir kit halinde üretiliyor. İlk defa bu sene içerisinde jeneratör imalatı konusunda ciddi gelişmeler yaşandı. Yenilenebilir 1.0’dan YEKA modeliyle 2.0, 3.0’a doğru gidiyoruz. EPC açısından da çok ciddi bir gelişim gösterdik. EPC firmalarımızın yurtdışında da iş yaptığı görüyoruz.”

“YEKA MODELİMİZ ÖZGÜN”

Türkiye’nin YEKA modelinin özgün  olduğuna dikkat çeken Can, “Bu özgünlüğün nedeni de tamamen iç ihtiyaçtan ve Türkiye’ye yönelik olarak tasarlanmış olmasındandır. Öğrenen bir organizasyonuz, öğrenen bir model var. Bunu her aşamada geliştirerek devam ediyoruz. Rüzgar ve güneşte YEKA modeli çok güzel çalıştı. Özellikle bu anlamda YEKA’yla ilgili Sayın Bakanımızın açıkladığı güneşte daha küçük hatta şehir bazında, belli ölçekte bir YEKA modelini de oluşturuyoruz. Bağlantı kapasiteleriyle baktığımızda YEKA modelinin finanse edilebilirliği, eksi fiyatlar çıkmayacağı için yatırıma dönüşümünün çok daha hızlı olmasını ümit ediyoruz” dedi.

“YEKA İÇİN DÜNYAYI İNCELEDİK”

YEKA süreciyle ilgili bilgi veren Oğuz Can şöyle devam etti: “YEKA Güneş-1’den başlamak üzere YEKA rüzgar ve YEKA offshore’dan daha ilerlemiş olarak ama temelde tamamında biz Danimarka’yı, Fransa’yı, Arjantin’i, Brezilya’yı , Suudi Arabistan’ı inceledik ve buradaki şartnamelere, finansal yapılara, bankability kriterlerine baktık. Şu anki YEKA modelinin tamamı da mevzuat değişikliğinden yarışmacının öngörmediği şartların ortaya çıkarmasında ekonomik durumun düzenlenmesine dair çok net tanımlarımız var.Türkiye’nin YEKA modeli bir PPP modeli değildir.

PPP’de beklediğiniz bazı yaklaşımları YEKA’da görmeniz mümkün değil. Bu anlamda YEKA modeli bir YEKDEM modeli de değildir. YEKDEM’in üzerine inşa edilmiştir. Bunun içerisindeki bütün riskleri detaylandırdığınızda neredeyse tamamının cevabının olduğu ciddi bir uluslararası doküman. Yarışmaya katılım, katılım seviyesi, katılan firmalar, buradaki istekliler ve yurtdışından finansman noktasında ihtiyaçlar çok fazla. Biz biraz fazla kötümseriz. YEKA modelinde biz iş modeli ortaya koyduk. Bu iş modeli içerisinde yerli üretim karşılığı tahsis var, yerli malı kullanım karşılığı tahsis var, bunun beraber paydaşlarla belirlenen konular var.”

HAKMAN: “EN BÜYÜK SORUN FİNANSMAN”

Shura Enerji Dönüşüm Merkezi Yönlendirme Komitesi Başkanı Selahattin Hakman ise konuşmasında Türkiye küresel enerji dönüşümünün merkezinde yer aldığını ifade ederek şunları söyledi: “Ekonomimizin en önemli kırılganlıklarından bir tanesi cari açık dolayısıyla bu enerji sistemine bakarken cari açığı azaltmak üzere hükümetin açıkladığı projelerde de görüldüğü gibi yerli kaynaklara yönelim ön plana çıkıyor. Aynı zamanda ülkemizin gerek tüketicilerine uygun şartları sağlamak gerekse sanayiye rekabetçiliği kazandırmak için enerjinin ekonomikliği daha da artıyor.

Enerji teknolojilerini Türkiye’de yerli olarak üretmek, sanayimizi bu yönde geliştirmek hedeflenen önemli hususlardır. Türkiye de bu küresel enerji dönüşünün merkezinde yer almakta. Son yıllardaki gelişmelere bakarsak yenilenebilir enerji projelerine yönelik yapılan çeşitli ihaleler, YEKDEM uygulamaları, bağlantı ihaleleri, kapasite ihaleleri ve YEKA modeli bunlara bağlı olarak geçtiğimiz yıl rekor kıran yenilenebilir enerji yatırımları, giderek artan dağıtık üretim, insansız üretim tesisleri Türkiye’nin enerji dönüşümünün odak noktasında yer alıyor. Türkiye’de yenilenebilir enerjinin gelişmesinin önündeki en önemli problem, finansman problemidir”.

“BİYOKÜTLEDE YEKA MODELİ GELİŞTİRİLMELİ”

Zorlu Enerji CEO’su Sinan Ak, toplantıdaki konuşmasında biyokütlede bir YEKA modeli geliştirilebileceğine dikkat çekerek, “Avrupa’da kurulu güç olarak baktığımız zaman güneşte ve rüzgarda ciddi artışlar var. Diğer tarafta biyokütle ve çöpten elektrik üretme alanında da ciddi yatırımlar yapılmış durumda. Avrupa’da şu an 35-36 bin megavatlara ulaşmış santral kapasitesi mevcut. Türkiye’de ise bu rakam 600’ler civarında. Çok küçük bir yatırım yapılmış durumda. Üretim maliyeti çok düşük ama getirisi çok yüksek olarak karşımıza çıkıyor. Belediyeler de buradan ciddi gelirler elde ediyor. Biyokütlede çok fazla paydaş var; belediyeler, Sanayi Bakanlığı, Enerji Bakanlığı. Girdiler ve çıktılar diye baktığınız zaman elektrik aslında bir yan ürün olarak değerlendirilebilir. Yerinde ayrıştırma yapmak gerekiyor, insanları eğitmek gerekiyor”dedi.

“TAMAMI TOPRAĞA GÖMÜLÜYOR”

Avrupa’da neredeyse yüzde 90’lara kadar değerlendirilen kentsel atıkların Türkiye’de tamamen toprağa gömüldüğünü ifade eden Sinan Ak bu konuda şunları söyledi: “Bunun sadece gazı alınıp bir yerde yakılmaya çalışılıyor. Bu çok verimsiz bir yöntem. Almanya’da ve Avrupa’da ortalama her bir ülkede 7-8 bin megavat kurulu güç var. Çöpler her zaman hayatımızın bir parçası olmaya devam edecek. O yüzden yüzümüzü bu tarafa çevirip, ihtiyacımızı biraz da bu taraftan karşılamaya çalışmalıyız. Güneş santrali kuruluyor ama hiçbir istihdam yaratmıyor. Kurulurken bile istihdama bir faydası yok.

Rüzgar kısmen daha iyi. Ama biyokütle ve biyogaza baktığımız zaman burada ciddi bir istihdam da yaratıldığını görüyoruz. Ülkemizin en büyük sorunlarından bir tanesi de bu. Biyokütleyi sadece elektrik değil bölgesel ısıtma olarak kullanan şehirler var. Öncelikli 15 tane il var. Bu illeri Çevre Bakanlığı belirlemiş. Bu illerde kendi başına tesisler kurulabilir gibi gözüküyor. Tabii 30 megavatla 70-80 megavat kapasiteden bahsediyorum. Belediyeleri de burada yalnız bırakmamak gerekiyor. Bunu para kazanma yolu değil de halka hizmet ve çöpten kurtulma olarak görmeli. Belki bir YEKA modeli geliştirilebilir bu konuda. Türkiye’de 5 bin megavatlık bir potansiyel var”.

“YABANCI SERMAYEYE İHTİYAÇ VAR”

Türkiye’de yeterli sermaye birikimi olmadığını vurgulayan Sinan Ak özetle şu görüşleri ifade etti: “Türkiye’de herhangi bir sermaye birikimi maalesef yapılamamış. Bu tarzda büyük yatırımları yapabilmek için mutlaka ucuz ve uzun vadeli yabancı para birimine ihtiyacımız var. Yabancı yatırımcı için mutlaka güven ortamı sağlanmalı. Geçtiğimiz yıllara baktığımızda en başarılı model, YEKDEM modeliydi. Orada belli bir ‘feed-in tariff’ vardı. Yatırımcı gerekli izinleri alması halinde gelip yatırımını yaptı. Orada kar marjları daha yüksek yatırımcı açısından. Doğal olarak daha rahat para geldi. Bu YEKA modeli aslında Ortadoğu’da doğdu.

Orada üretim garantisi yoktu ama ucuza elektrik alma üzerine kurulan bir model. Doğal olarak fiyatlar acayip rakamlara düştü. Ama onların şöyle bir artısı vardı. Birincisi ülkede sermaye birikimi var, ikincisi de çok ucuz sermaye vardı. Sermaye beklentileri yüzde 5 idi. Bizim şu an sermaye beklentimiz yüzde 15-25 arasında. Biz geçmişe değil önümüze bakarak,  bunu daha ileriye nasıl götürebiliriz konusuna odaklanmalıyız. Güneşin değişik alanlara bölünmesi pozitif. Riski yaymak açısından olumlu. Biraz daha şartlar iyileştirilebilirse bu modele daha rahat finansman gelebilir.

“YEKA BİZİM İÇİN TAKTİKSEL BİR SİLAH”

Toplantıda konuşan Kalyon Enerji Grubu Başkanı Murtaza Ata, finansman konusunun önemine değinerek şunları söyledi: “Finansman YEKA projelerini devam ettirmesi açısında çok önemli bir unsur. YEKA esasen taktiksel, etkili ve potansiyeli olan bir silah. YEKA’yı bizim taktik silahımız olarak görüyorum. Birincisi ithalatı azaltıyor, ikincisi ise bunu yerli imkanlarla üretmenizi sağlıyor. Güneş ve Rüzgar YEKA’sı artı linyit, yerli enerji olarak, bu üç proje hayata geçtiğinde yıllık 700 milyon dolar ithalatın önüne geçilmiş olacak. Off-shore YEKA ilan edildi, Ocak ayında yeni bir bin megavatlık güneş enerjisi YEKA’sı ilan edildi. YEKA hızımızın devam ettiğini görmek çok memnuniyet verici. Dışarıdan Türkiye’ye sermaye girişini hızlandırmamız gerekiyor. YEKA, uluslararası sermayenin yatırım yapacağı en çok önemli alanlardan biri tabii ki uluslararası sermayenin ilgisini çekmek mümkün”dedi.

ŞARTNAMELERDE NE OLMALI?

YEKA modelinin finansmanında şartnamelerde yer alması gereken konuları belirten Murtaza Ata şu bilgileri verdi: “Uluslararası yatırımcının olmazsa olmaz bir koşulu, non-recourse proje finansmanı yapabilmek. Non-recourse, kullanılacak kredi için tek teminat projenin kendisi olabilmeli. Yani öz kaynak yatırımcısının tüm sorumluluğu, sermaye koymuş olduğu öz kaynak ile sınırlanabilmeli. Eğer herhangi bir teminat istenirse bunu yatırımcı adına siz verirseniz, yatırımcı ancak yatırım yapabilir. Türk bankalarını notları son 6 ayda düştü. Bu bankaların akreditifleri artık kabul edilmiyor. Şartnamelerde yatırımcının sorumluluk sınırlarını ortaya koymak gerekiyor”dedi.

“HIZLI BİR YATIRIM İVMESİ KAZANIRIZ “

YEKA kapsamındaki planlanan yatırımlar için asgari 5 yıl tercihen 10 yıllık bir takvimin resmi olarak duyurulmasının uluslararası yatırımcı açısından çok önemli olduğunun altını çizen Murtaza Ata konuşmasında şu noktalara değindi: “YEKA kapsamında temin edilecek finansmanın maliyetinin daha uygun koşullarda olması ve dolaylı olarak ihalede çok daha yüksek bir rekabet olabilmesinin önünü açıyor.Satın alma garanti periyodunun veya garantili alım miktarının tercihen 20 yıl olacak şekilde belirlenmesi birincisi; borç servisi takvimini rahatlatıyor. Daha çok uluslararası yatırımcı, yatırım yapmak isteyecek.

İkincisi; finansman maliyetini düşürecek. Üçüncüsü; maliyetlerin karşılanmasını güvence altına alacak. Yani yatırımcı belli bir yılda koyduğu parayı geri almak istiyor. Dolayısıyla yatırımcının güvenini sağlamak açısından idare tarafından uygulanması muhtemel yaptırımların bugün, 5 yıl sonra, 10 yıl sonra; bunların uzun vadeli hukuk sürecine dönüşmesi önlemek amacıyla bağlayıcı üçüncü taraf hakem görüşüne başvurulabilmesi imkanı da yine uluslararası yatırımcıyı rahatlatacak unsurlar biri olarak karşımıza çıkıyor.

Dolayısıyla yüzde 100 non-recourse uyumlu bir şartnameye gidilmesi gerekiyor. Uluslararası sermayeye yatırım yaptıracak bir iklim oluşturulursa bir endişemiz olmaz. Çok hızlı bir yatırım ivmesi kazanırız”.

Recent Posts

  • IKEA 2030 döngüsel ekonomi vizyonu: Türkiye için ne vadediyor?
  • ESG’nin evrimi: Ricoh ve Unilever örnekleriyle sürdürülebilirliğin yeni yüzü
  • Türkiye’de her ilçeye bir gıda bankası hedefi: TİDER’den israfla mücadelede 15. yıl vizyonu
  • TÜREB, WindEurope 2025’te Türkiye’nin rüzgar gücünü tanıtacak
  • Trump’tan küresel ticarete tarife darbesi: Yeşil ekonomi ve Türkiye nasıl etkilenecek?

Recent Comments

  1. Seyfullah Pandır - Alfa Solar Enerji 2024 2. çeyrek finansal performansı
  2. Baha Ata - Metan emisyonlarını azaltan teknolojiler: Uydu ve iş birliğinin gücü
  3. İbrahim Günel - Metan emisyonlarını azaltan teknolojiler: Uydu ve iş birliğinin gücü
  4. Murat Türkmen - Türkiye’nin ilk yerli batarya enerji depolama sistemi
  5. Sadan KUCUKLER 0032 0476 400 480 Belcika - Türkiye’de güneş enerjisinde yeni dönem: Hücre entegrasyonu şartı ile gerçek üreticilere destek

Archives

  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Eylül 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023
  • Haziran 2023
  • Mayıs 2023
  • Nisan 2023
  • Mart 2023
  • Şubat 2023
  • Ocak 2023
  • Aralık 2022
  • Kasım 2022
  • Ekim 2022
  • Eylül 2022
  • Ağustos 2022
  • Temmuz 2022
  • Haziran 2022
  • Mayıs 2022
  • Nisan 2022
  • Mart 2022
  • Şubat 2022
  • Ocak 2022
  • Aralık 2021
  • Kasım 2021
  • Ekim 2021
  • Eylül 2021
  • Ağustos 2021
  • Temmuz 2021
  • Haziran 2021
  • Mayıs 2021
  • Nisan 2021
  • Mart 2021
  • Şubat 2021
  • Ocak 2021
  • Aralık 2020
  • Kasım 2020
  • Ekim 2020
  • Eylül 2020
  • Ağustos 2020
  • Temmuz 2020
  • Haziran 2020
  • Mayıs 2020
  • Nisan 2020
  • Mart 2020
  • Şubat 2020
  • Ocak 2020
  • Aralık 2019
  • Kasım 2019
  • Ekim 2019
  • Eylül 2019
  • Ağustos 2019
  • Temmuz 2019
  • Haziran 2019
  • Mayıs 2019
  • Nisan 2019
  • Mart 2019
  • Şubat 2019
  • Ocak 2019
  • Aralık 2018
  • Kasım 2018
  • Ekim 2018
  • Eylül 2018
  • Ağustos 2018
  • Temmuz 2018
  • Haziran 2018
  • Mayıs 2018
  • Nisan 2018
  • Mart 2018
  • Şubat 2018
  • Ocak 2018
  • Aralık 2017
  • Kasım 2017
  • Ekim 2017
  • Eylül 2017
  • Ağustos 2017
  • Temmuz 2017
  • Haziran 2017
  • Mayıs 2017
  • Nisan 2017
  • Mart 2017
  • Şubat 2017
  • Ocak 2017
  • Aralık 2016
  • Kasım 2016
  • Ekim 2016
  • Eylül 2016
  • Ağustos 2016
  • Ocak 2016

Categories

  • AI
  • Biyokütle
  • Elektrikli Araçlar
  • Enerji Depolama
  • Etkinlikler
  • Güncel
  • Güneş
  • Hidroelektrik
  • Hidrojen
  • Jeotermal
  • Nükleer
  • Öne Çıkanlar
  • Röportaj
  • Rüzgar
  • Sürdürülebilirlik
  • Yazarlar
  • Yenilenebilir Enerji
  • Yeşil Ekonomi
  • Yeşil Endeks
  • Yeşil Haber'den
  • Yeşil İK
  • Yeşil Sanat
  • Yeşil Sözlük
  • Yeşil TV
NewsIgnifer

© 2025 NewsIgnifer - A Magrus project.

  • Bluesky
  • Facebook
  • Instagram
  • LinkedIn
  • Pinterest
  • TikTok
  • X
  • YouTube